TRAFİK ÇİLESİNDEN MAFYA ÖZENTİSİNE : BATMAN NEREYE GİDİYOR?
Batman’da trafiğin çileye dönüştüğü söylenirse abartı olmaz. Özel araçların sayısındaki artış, toplu taşıma sürücülerinin kurallara uymaması, cadde ve kaldırımlarda süren çalışmalar birleşince şehir içi ulaşım adeta işkenceye dönüştü.
Nedim ARSLAN
-
Eskiden sadece iş veya okul çıkışlarında yaşanan trafik sıkışıklığı, artık günün her saatinde hayatın doğal akışını bozuyor. Özellikle Turgut Özal Bulvarı’ndan Batman Park AVM’ye kadar olan güzergâh, sürücüler için adeta sabır testi haline geldi.
Bu manzarayı her gün yaşıyoruz: kavşaklarda sıkışan araçlar, kornaların birbirine karıştığı sesler, sabırsız sürücüler, kaldırıma taşan yayalar… Adeta kimsenin kimseye tahammülü kalmamış bir şehir trafiği! Peki, bu çilenin nedeni ne? Araç sayısının fazlalığı mı, yolların yetersizliği mi, trafik ışıklarının yanlış ayarları mı? Yoksa en büyük eksikliğimiz, trafikte hoşgörü ve saygı kültürünü kaybetmemiz mi? Toplu taşıma araçlarında nefes almak bile güç. Yolcular adeta balık istifi taşınıyor. Herkes bir an önce varmak istiyor ama kimse kimseye yol vermek istemiyor.
Herkes haklı, ama çözüm yok! Batman Park’tan Gar’a kadar uzanan bir güzergâhın 40 dakikayı, bazı noktalara ulaşımın bir saati bulması, sadece bir trafik sorunu değil; aynı zamanda planlama eksikliğinin ve sabır yoksunluğunun da göstergesi. Şehrin merkezinde yapılan düzenlemeler, kaldırımların yenilenmesi, yolların genişletilmesi elbette güzel gelişmeler. Fakat bu çalışmalar süresince vatandaşın mağduriyet yaşamaması için geçici ama etkili çözümler de üretilmeli. Batman hızla büyüyor, nüfus artıyor. Buna rağmen, şehir planlaması aynı hızda gelişmiyor. Herkesin arabası var ama çok kişinin trafik bilinci yok. Park yasağı olan yerlere park eden araçlar, hatalı sollamalar, kırmızı ışık ihlalleri…
Kısacası, trafikte herkes kendi kuralını koymuş gibi!
BATMAN'DA ''KOLOMBİYA''LAŞAN SOKAKLAR!
Son yıllarda sadece trafikte değil, sokak kültüründe de farklı bir tablo ortaya çıkıyor. Dünyada ve ülkemizde olduğu gibi Batman’da da bir “mafya hayranlığı” yükseliyor. Uzun yıllar boyunca ekranlarda izlediğimiz Kurtlar Vadisi, Çukur, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz gibi diziler, özellikle gençler üzerinde ciddi bir etki bırakmış durumda. Artık bazı gençler, “doktor” ya da “mühendis” değil, “baba” olmanın hayalini kuruyor! Bu tehlikeli özenti, Batman sokaklarına da sirayet etti. Mahalle aralarında, sosyal medyada bile “mafya özentisi” pozlarıyla dolaşan gençleri görmek üzücü.
Bir yan bakma meselesi bile artık silahlı kavgaya dönüşebiliyor. Bunun en bariz göstergesi de GAP ve benzeri mahallerde yaşanan silahlı saldırıların yaşanması. Bu durum yalnızca bir güvenlik sorunu değil; aynı zamanda bir kültürel yozlaşmadır. Şiddetin, tehdidin, güç gösterisinin “karizma” zannedildiği bir dönemden geçiyoruz. Oysa gerçek güç; akılla, sabırla ve adaletle olur. Batman’ın geleceği, eline silah değil, kalem, kitap, enstrüman alan gençlerle şekillenecektir. Yetkililere, eğitimcilere, ailelere ve kanaat önderlerine büyük görev düşüyor. Bu şehir, şiddeti değil; kardeşliği, üretimi, sanatı ve sporu konuşmalı. Batman gençliği, mafya dizilerinin karanlık figürleriyle değil, kendi içinden çıkacak başarı hikâyeleriyle anılmalı.
Unutmayalım; Batman, Pablo Escobar’ların değil, barışı, emeği ve üretkenliğiyle tanınan insanların şehridir. Trafikte sabır, sokakta sağduyu, toplumda barış hâkim olursa; Batman, hem huzurun hem gelişimin adresi olur.
Güzel günler dileğiyle…
