UMARIZ ÖYLEDİR!
UMARIZ ÖYLEDİR!
Nedim ARSLAN
-Son bir kaç yıldır ülkemizde derinleşen ekonomik kriz ve daha da zor bir hale gelen hayat koşulları vatandaşı canından bezdiren bir hale gelirken, vatandaşın cebindeki ve mutfağındaki yangın gün geçtikçe daha da büyümekte. Bunu biz değil, ülkenin yöneticileri ve ekonomistleri bu gerçeği kabul etmekte. Hükümetin iki yıl boyunca 'Nas' adı altında yürüttüğü düşük faiz politikası ne yazık ki, bu krizin daha da derinleşmesine, istihdam ve üretimin azalmasına neden olmakta. Yapılan son seçimle birlikte düşük faiz politikasının krizin derinleşmesine, enflasyonun daha da derinleşmesine neden olduğu anlaşılınca Cumhurbaşkanı Erdoğan, faiz politikasının yanlış olduğu gerçeğini anlayınca ekonominin başına dünyaca ünlü ekonomist hemşehrimiz Mehmet Şimşek'i ekonomi patronu koltuğuna oturtarak ekonomiye yeniden yön vermesini istedi.
“PARAYA İHTİYACIMIZ YOK”
Yapılan seçimlerin ardından ekonominin patronu Mehmet Şimşek, büyük riskler alarak faizi cesur adımlarla yükseltti. Şimdi merak edilen konu ise yüksek faiz politikası mı, yoksa düşük faiz politikası mı faydalı olacak? Vatandaşın, muhalefetin ve ekonomistlerin son günlerdeki hayat pahalılığı yükseliyor feryatlarına karşı 'biz kimseden para istemedik' paraya ihtiyacımız yok, enflasyon düşüş trendine girmiş diye açıklama yapan Bakan Şimşek bir nebze de olsa moral verdi diyebiliriz ama ne yazık ki, hayat şartları, çarşı-pazar ve sokaktaki vatandaş bunu kabul etmiyor ve hayat şartlarının gün geçtikçe daha da zorlaştığını iddia ediyorlar. Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, aldığı onca maaşa rağmen ev bulamıyorsa ve kiraların yüksekliğinden yakınıyorsa 7 bin 500 lira alan milyonlarca emekli ve işsiz vatandaş ne yapsın. 1 kilo domatesin 40 lira, 1 kilo etin 400, en düşük 1 kilo peynirin 250 lira olduğu şu günlerde ekonominin düzeldiğine ve işlerin iyiye gittiğine kim inanır ki? Enflasyonu ancak 2026 yılında tek haneye düşüreceğiz açıklaması bu sıkıntının en az 3 yıl daha vatandaşın canından bezdireceği kanıtı değil midir? Umarız ki biz, muhalefet, vatandaş ve ekonomistler yanılır, sayın bakan haklı çıkar. Bu da hepimizin hayrına olacaktır.
YILBAŞI HAREKETSİZLİĞİ!
Çok değil, bir kaç yıl öncesinde bile yılbaşına haftalar kala piyasalar ile vatandaşlar arasında bir yılbaşı heyecanı ve hareketliliği yaşanırdı. Yılbaşı için tebrik kartları, hindiler, milli piyangolar, giyim-kuşam özellikle kuruyemiş çeşitlerinde yoğun alış verişler yapılırdı. Ama gelin görün ki, yılbaşına sadece 5 gün kala tabiri caizse piyasalarda tık yok. Diyarbakır Caddesi ve Gülistan Caddesindeki kuru kalabalık dışında hiç bir yerde hiç bir hareketlilik yok. Vatandaşlar artık ne bayramı, ne seyranı, ne de yılbaşını önemsiyor. Mümkün ise çok acil ihtiyaçlar dışında elini cebine atmak istemiyor. Uzun zamandan beri yaşanan ekonomik sıkıntı vatandaşı derinden vurduğu gibi esnafı zora bıraktı. Çeşitli mesleklerde uğraş veren onlarca sektörde büyük sıkıntılar yaşanırken mecburen satın alınan gıda sektörü iyi veya kötü yürürken en büyük gerçek bankaların tam takır çalışarak yüksek karlar elde etmesidir. Vatandaşlar nerden bulursa bulsun bankaların borcunu vermek zorunda. Toplum bankalara çalışmakta. Kısacası aylardan bu yana süren hareketsizlik yılbaşı hareketliliğini de etkilemiş halde.
Güzel günler dileğiyle...