KAYSERİ ZİRVESİNDEN DÖNÜŞ
KAYSERİ ZİRVESİNDEN DÖNÜŞ

Nedim ARSLAN
-Her yolculuğun bir hikâyesi vardır… Kimi yolculuklar umutla başlar, kimi hayal kırıklığıyla biter. Ama bazı yolculuklar vardır ki, hem başlangıcı hem sonu bir memleketin kaderine dokunur. Batman Petrolspor’un bu sezonki yolculuğu işte tam da böyle bir yolculuktu. Umutla başlandı, inançla yüründü ve sonunda buruklukla dönüldü. 1960’larda kurulan bu köklü kulüp, yıllarca Türkiye liglerinin onurlu ama sessiz temsilcisi oldu. Bölgenin çocuklarına futbolu sevdirdi, kent kimliğinin ayrılmaz bir parçası hâline geldi. Ancak ne zaman ki Petrolspor 1. Lig kapısına bir kez daha dayandı, işte o zaman sadece Batmanlıların değil, Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış hemşerilerimizin kalbi aynı anda çarpmaya başladı.
KAYSERİ'DE DURAN BİR HAYAL
Play-Off maçına giderken otobüslerde, arabalarda, uçaklarda umut vardı. Sadece bir maç değil; yılların özlemi, geçmişin yükü ve geleceğin hayali taşınıyordu Kayseri’ye. Tribünleri dolduran sadece taraftarlar değildi; gurbetin, özlemin ve memleket sevgisinin temsilcileriydi onlar. Ama o gece sahada gol sesi duyulmadı. 90 dakikada olmadı, 120 dakikada da olmadı… Penaltılara kaldık. Ve futbolun o acımasız yüzüyle tanıştık yeniden: Kaleye giren değil, kaderimize giren toplarla yıkıldık. Penaltılarla kaybettik. Van ekibi planlıydı, belliydi. Oyunu soğutarak, zaman geçirerek, penaltıya taşıyarak işi orada bitirmek istediler ve başardılar. Biz ise belki iyi oynadık, çok istedik ama gol atamadık. Çünkü forvetsiz sahaya çıktık. Atabey’in sakatlığı günler öncesinden biliniyordu. Peki, neden önlem alınmadı? Neden gol umudu sadece bir kişiye bağlandı? İşte bu soruların cevabı, sahadaki kaybın perde arkasını da oluşturuyor aslında. O gün Kayseri’de tribünlerde sadece Batmanlılar yoktu. İstanbul’dan, İzmir’den, Ankara’dan, hatta Karadeniz’in ve Akdeniz’in kıyılarından gelen yüzlerce kişi vardı. Kimi yıllar sonra memleket havası solumak için gelmişti, kimi çocukluğunu yaşadığı Petrolspor sevdasını yeniden hissetmek için. Kimi ise sadece bir bayrağın altında buluşmak için oradaydı. İşte bu yüzden kaybettiğimiz sadece bir futbol maçı değildi. Orada dağılan sadece bir tribün değil; umutlarımız, hayallerimiz ve yılların emeğiydi.Vanspor örneğinden yola çıkarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: 1. Lig’de oynamak sadece sportif bir başarı değildir. Tanınırlıktır. Ekonomik kalkınmadır. Şehir markası oluşturmaktır. Medyada görünmektir. Taraftar kültürünü geliştirmek, genç nesli futbola yönlendirmek ve sporun getirdiği sosyal dinamizmi şehre yaymaktır.
Birinci Lig’de mücadele eden bir takım, bulunduğu şehre değer katar. Otelinden restoranına, ulaşımından medyasına kadar her sektör bu başarıdan payını alır. Batman bu şansı kaçırdı. Ve belki de uzun yıllar boyunca bu fırsatı bir daha yakalayamayabiliriz. Şunu da hakkını vererek söylemek gerekir: Bu yıl Petrolspor yönetimi büyük emek verdi. Maddi anlamda ciddi yatırımlar yapıldı. Nasıroğulları ailesi gibi şehre gönül vermiş insanların desteğiyle bu takım buralara kadar geldi. Teknik heyet, futbolcular, taraftarlar… Hepsi üzerine düşeni yaptı. Belki şanssızlık, belki planlama hatası… Ama sonuca etki eden birçok unsur vardı. Bunların değerlendirilmesi, gelecek adına ders çıkarılması gerekir. Bu tür kayıplardan sonra yapılması gereken en önemli şey suçlu aramak değil; süreci doğru analiz etmektir. Hatalar görülsün ki gelecek sezon aynı hatalar tekrarlanmasın. Çünkü bu takım, bu şehir, bu insanlar başarıyı hak ediyor. Çünkü Petrolspor sadece bir futbol kulübü değil; Batman’ın ortak hafızasıdır, aidiyetidir, hikâyesidir.
Güzel günler ve mutlu bayramlar dileğiyle.