25 Ekim 2025 - Cumartesi

EKONOMİDEKİ TEHLİKELİ YÜKSELİŞ : ALTIN, FAİZ VE İSTİHDAM KRİZİ

Son birkaç aydır dur durak bilmeyen bir şekilde altının yükselişi, sadece yatırımcıları değil, tüm iş dünyasını etkisi altına almış durumda. Özellikle yüksek faiz oranları ve altın fiyatlarındaki ani artış, iş gücü piyasasını ve esnafı derinden sarsıyor.

Yazar - Nedim ARSLAN
Okuma Süresi: 4 dk.
Nedim ARSLAN

Nedim ARSLAN

-
Google News

Vatandaşlar, emlak almak yerine sahip oldukları parayı yüksek faize yatırarak, her ay 450–500 bin TL kazanç sağlıyor. Bu durum, ne yazık ki iş dünyasına ağır bir yük getirmiş durumda.

Altının neredeyse her gün yükseldiği bu dönemde, birkaç ay içerisinde değerinin %25–%30 oranında arttığını görmekteyiz. Bu artış, sadece altın yatırımcıları ve büyük sermayeyi değil, aynı zamanda inşaat sektörünü de olumsuz yönde etkiliyor. İnşaat müteahhitleri, projelerine yatırım yapmaktansa, paralarını altın ve faize yönlendirmeyi tercih ediyorlar. Bu da doğrudan inşaat sektöründe ve bu sektörde çalışan işçilerde işsizlik riskini artırıyor. Ekonomik sıkıntılar küçük esnafları da vurmuş durumda.

Birçok dükkân kapanırken, büyük şirketler bile projelerini iptal ediyor ve kontrat ilanları veriyor. Küçük işletmeler, yüksek faiz oranları ve artan maliyetlerle ayakta kalmakta zorlanırken, büyük şirketler de yatırımlarını erteleme yoluna gidiyor. Durum, ister istemez istihdamda ciddi azalmaya ve işsizlik oranlarının artmasına yol açıyor. İnsanlar bir yanda artan fiyatlarla yaşamaya çalışırken, diğer yanda istihdam alanları daralıyor. Bu durumun çözülmesi için yetkililerin, altın ve faiz politikalarına derhal müdahale etmeleri gerektiği aşikâr. Eğer bu durum kontrol altına alınmazsa, büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya kalabiliriz.

AHLAKSIZ DİZİLERİN TOPLUMSAL YIKIMI!

Diziler ve gündüz kuşağı programları, yıllardır ekranlarda izlediğimiz, zamanla toplumumuzun ahlaki yapısını zedeleyen içeriklerle dolu.  Gündüz kuşağı programlarında, toplumsal değerlerle bağdaşmayan pek çok olayı “normal” olarak sunan içerikler ekranlara geliyor. Televizyonlardaki dizilerdeki ahlak dışı yaşamlar, sanki hayatın bir parçası ve normalmiş gibi sunuluyor; bu durum ne yazık ki gençlere örnek oluyor ve yanlış davranışları normalleştiriyor. Ailelerin yaşam biçimini hedef alan ve kötü sonuçlara davetiye çıkaran bu dizilerdeki ilişkiler, ekranlarda sanki sıradanmış gibi gösteriliyor. Böylece, toplumda nadiren görülen ahlaksızlıklar, televizyon aracılığıyla geniş kitlelere yayılıyor ve yanlış davranışlar toplumsal norm haline gelmeye başlıyor.

Bu diziler, cinayetleri, intiharları, aile içi şiddeti ve daha birçok olumsuzluğu normalmiş gibi gösteriyor. Toplumda bir günahın veya suçun normalleşmesi, toplumsal yapıyı tehdit eden bir durumdur. Bu programlar ve diziler, gençlerin kafasında doğruyu ve yanlışı ayırt etmeyi zorlaştırıyor. Özellikle çocuklar ve gençler, ekranlarda gördükleri davranışları gerçek hayatta model alıyor ve toplumda şiddet oranları artıyor. En üzücü olanı ise, ülkeyi yönetenlerin bu konuda hiçbir önlem almamış olmasıdır. Ekranlardaki bu olumsuzlukların, gençlerin geleceği üzerinde ciddi etkiler yaratacağı ortadadır. Ancak yetkililerin duyarsız kalması, adeta toplumun geleceğiyle oynanması anlamına geliyor.

Kısacası,  ekonomik kriz, faiz oranları ve altının yükselişi, iş dünyası ve küçük esnaf üzerinde yıkıcı etkilere yol açarken; ekranlardaki ahlaksız diziler ve programlar da toplumun ahlaki yapısını tehdit etmeye devam ediyor. Bu tür diziler, ailelerin ahlakı üzerinde olumsuz etki yaratmakta ve aile ortamında kesinlikle seyredilmemesi gereken içerikler olarak dikkat çekmektedir. Topluma bu davranışların özendirilerek sunulması ise hiç de hayra alamet değildir.

Güzel günler dileğiyle…

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları