BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE EN GERİ ÜLKELER ARASINDA YER ALIYORUZ
Nedim ARSLAN
-3 Mayıs birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1993 yılında basın özgürlüğü tarafından ilan edilen tarih olarak kutlanmaktadır. Ülkemiz basın özgürlüğü yönünden 199 ülke arasında 163’üncü sırada yer almaktadır. Türkiye Bangladeş, Endonezya, Uganda, Tanzanya, Kenya gibi ülkelerle ne yazıktır ki aynı listede yer almaktadır. Oysa Ülkemizde “Basın hürdür sansür edilemez” sözü bir zamanlar dillerden düşmüyordu da neden en geri kalmış ülkeler arasında son sıralardayız? Basın bir ülkenin olmazsa olmazıdır. Basına gereken kolaylığı sağlamaz, basınına karışırsanız basın özgürlüğüne de en büyük darbeyi vurmuş olursunuz. Bu yüzden ülkemizde ne yazıktır ki basının özgür olduğu kesinlikle söylenemez. Bu gün ülkemizde yine üzülerek ifade etmek isterim ki sadece yazdıkları yazılar için hapsedilen gazetecilerimiz bulunmaktadır. Bunların tek amacı bulundukları gazetede görevleri icabı gerekeni yapmalarıdır. Basın asla hür değildir ve asla tarafsız olmamaktadır. Bu ülkede rüşvet alanı ve vereni yazmaz, birilerine yaranmaya çalışırsanız asli görevlerinizi yapmamış olacaksınız. İlkeli ve dürüst gazetecilik ne yazık ki bu gün ülkemizde tarihin sayfalarında kaybolup gitmiştir. Ülkemizde bu günkü gerek yerel ve gerekse de ulusal basın asla ve asla tarafsız ilkesine uymamakta ve sadece rant peşinde koşmayı yeğlemektedir. Bu durumda gazetecilik mesleğini ayaklar altına zamla gibi bir olumsuz durumla karşı karşıya kalınmış bulunmaktadır. Gazeteci asla yargılayan değildir. Gazeteci sadece kendi çıkarları için bu mesleği rencide etmemelidir. Böylesi durumlara düşen bir mesleğin ne itibarı kalır ne de gerçekçiliği ve de okunurluğu. Dürüst ilkeli ve sadece tarafsızlık ilkesiyle hareket eden bir mesleğin insanları olarak gazetecilik mesleğini koruyup kollamakla sorumlu olduğumuzu asla ve asla unutmamak gerektiğini hafızalarımıza kazımalıyız. Gazetecilik mesleği kutsal bir meslektir bu kutsal mesleğine tüm içtenliğiyle saygı duyan meslektaşlarımız da vardır elbet işte bunları zaten istisna olarak tutmamız gerekir. Yolsuzluklara, ihanetlere, insanlığını asla kabullenemeyeceği durumlarda seyirci kalan bir gazetecilik asla bizim benimsediğimiz bir gazetecilik değildir olamaz da İşte bu yüzdendir ki bugün basın özgürlüğünden yana sınıfta kalmışızdır. En ilkel ülkeler arasında basın özgürlüğünde yer alıyor olmamız bizim için bir utanç vesilesi olmalıdır. Yetkili mercilerin gazetecilere abanın altından sopa göstermesini de kesinlikle kabul edilir bulmuyoruz. Ülkemizin basın özgürlüğü konusunda daha şeffaf ve ilkeli bir tutum sergilemesi özlemini çekiyor bu özlemimizin gerçekleşmesi umudunu taşıyoruz.
16 MAYIS STADI ALANI YEŞİL ALAN OLSUN
Son günlerde İlimizin yerel basın ile Çevri gönüllülerinin gündemini oluşturan 16 Mayıs stadımızın alanında beton yığınlarının değil yeşil alanlarına dönüştürülmesi istenmektedir. Bilindiği gibi yapımı neredeyse tamamlanmak üzere olan yeni 15 bin kişilik stadımız önümüzdeki yıl hizmete girecek. Eski stadımız yani 16 Mayıs stadımız bu yüzden geniş alanıyla bazıların ilgi odağı haline gelmiş ve zaten beton yığınlarının arasında kalmış ve sıkışmış olan yeşile hasret ilimize bu alanın yeşil alan oluşması için büyük bir istek ve arzu oluşmuştur. TOKİ’ ye ait olan bu alan yeşile hasret olan bu ilimiz için bulunmaz bir fırsat olarak görünmekte ve buranın da beton yığınları olarak kullanılmamasını istemektedir. Üniversite yolundaki yeni stadımız spor kompleksleriyle ilimize büyük güzellik katacaktır ama eski stadımızın yerine sanırım binalar ve alışveriş yerleri yapılması düşüncesi bulunmaktadır. Bizler ilimiz vatandaşları olarak buranın bir mesire alanı olarak değerlendirilmesi taraftarıyız. Burada yapılacak olan bir mesire alanı tüm halkımızın büyük cazibesini çekecek ve hafta sonlarında değişik yerlere gitmek yerine kendi mesire alanına gelip hoşça vakit geçirebilme olanağına kavuşacaktır. Böylesi mükemmel bir alanın sadece binalarla veya alışveriş merkezleriyle donatılması gerçek manada bu şehre bir ihanet olarak hafızalara kazınacaktır Yetkililerin vatandaşın isteğine kulak vereceklerine ve sadece burada yaşayan insanlarında bir mesire alanına ihtiyaçlarının olabileceğini göz önünde bulunduracaklarına inanmak istiyoruz.