BATMAN’IN KARA HAFTASI
Geçtiğimiz hafta ne yazık ki Batman için tam anlamıyla kara bir hafta olarak tarihe geçti. Kent genelinde yaşanan cinayetler ve trafik kazaları, günler boyunca Batman’ın en önemli gündem maddesi haline geldi.
Nedim ARSLAN
-
Bu acı tablo, hem yetkililerin hem de Batman’daki sivil toplum kuruluşlarının dikkatini çekerek çeşitli basın açıklamalarıyla kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Batman Barosu öncülüğünde bir araya gelen STK’ların yaptığı ortak açıklamada; Batman Barosu Başkanı Abdulhamit Çakan ve Batman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Abdulkadir Demir, kentte bireysel silahlanmaya karşı güçlü bir çağrıda bulunarak önemli mesajlar verdiler.
Gerçekten de yaşananlar hem acı verici hem de kaygı uyandırıcıdır. Batman’da yaşadığım 50 yıl boyunca 90’lı yılların olağanüstü koşulları hariç böylesine üzücü ve yürek burkan bir haftaya tanıklık ettiğimi hatırlamıyorum. Bir haftadır şu soruyu kendime soruyorum : “Bize ne oldu? Bu şiddetle, bu öfkeyle, bu gözü karalıkla nereye gidiyoruz?” En basit bir tartışma, “Niye baktın?” gibi sıradan bir söz bile, tıpkı Teksas filmlerindeki gibi silaha sarılmaya, kan dökmeye dönüşebiliyor. Trafikte yaşanan kargaşalar, motosiklet sürücülerinin tehlikeli hareketleri, günlük hayatta artan tahammülsüzlük… Tüm bunlara mantıklı bir gerekçe bulmak neredeyse imkânsız.
Bu nedenle sadece kanaat önderleri ya da aşiret temsilcileri değil; bu şehri yöneten en küçük bürokrattan en üst düzey idarecilere, siyasi parti temsilcilerinden iş dünyasına kadar herkesin bu toplumsal şiddete, tahammülsüzlüğe, trafik sorunlarına ve başıboş motosiklet magandalarına karşı ortak bir duruş sergilemesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Şehrin birçok STK’sının konuyu gündeme taşıdığına şahit oluyoruz; ancak tek sesle çıkılacak bir çağrı her zaman daha etkilidir. Bir elin nesi var, iki elin sesi var misali… Devlet yetkilileri, vatandaşlar, siyasi partiler ve iş dünyası; huzurun, barışın ve trafik düzeninin yeniden sağlanması için mutlaka elini taşın altına koymalıdır. “Bana dokunmayan bin yaşasın” mantığıyla hareket etmek, bugün başkalarının canını yakan sorunların yarın bize dokunmayacağı anlamına gelmez. Bu kentte yaşanan sorunlar sadece kurumların değil; Batman halkının tamamının sorunudur. Unutmayalım: Ne ekersek onu biçeriz.
Elbette güvenlik güçlerinin ve idarecilerin bazı ihmalleri olabilir; fakat mantıklı düşündüğümüzde herkesin başına bir polis dikilemeyeceğini de görürüz. Önce sorunun kaynağını kendimizde aramalı, ardından STK’ların ve yetkililerin çözüme yönelik ortak çalışmalarını desteklemeliyiz. Evet, kentte bir trafik sorunu olduğu gerçektir; fakat kazaların yüzde 90’ının sürücü hatasından ve kurallara uyulmamasından kaynaklandığını da bilmek zorundayız. Geçtiğimiz haftaya dönersek… Gencecik canlarımızı toprağa verdik. Oysa o gençler, toprağa değil, okullarına, işlerine, yarınlarına gitmeliydi. Unutmayalım; Devlet herkesin başına bir polis dikemez; her insanın polisi kendi vicdanıdır.
Batman’ı 90’lı yıllardaki gibi “cinayetler kenti” hâline getirmeyelim. Sevgi her zaman nefretten daha güçlüdür; huzur, öfkenin üstesinden gelmenin tek yoludur. Geçtiğimiz kara hafta ne yazık ki Batman’ı hem ülke hem de dünya gündeminde şiddetle anılan bir kent hâline getirdi. Oysa Batman bunu hak etmiyor. Bu güzel şehir, barışla, başarılarla, sanatla, sporla ve umutla anılmayı hak ediyor.
Güzel günler dileğiyle…
