EMEKLİLER BUNU HAK ETTİ Mİ?
EMEKLİLER BUNU HAK ETTİ Mİ?
Nedim ARSLAN
-Küresel ekonomik kriz, küresel pandemi ve ardından ard arda gelen depremler hepimizin malumudur ki, Türkiye' de hayat şartlarını fazlasıyla zora sokmuştur. Parası olan ve güçlü bir sermaye sahibi olan bir çok holding, müteahhit ve işverenler servetlerini 10'a katlarken orta direk diye adlandırılan kesim ise sadece ayakta kalabiliyor. Emekli, asgari ücretli ve diğer vatandaşlar da sadece hayata tutunabiliyor.
Gün geçtikçe zorlaşan hayat şartları nedeniyle vatandaşın mutfağında alev daha da büyürken emekli ise 7 bin beş yüz lira gibi bir rakamla hayata tutunmaya çalışıyor. Doğu’nun en ücra illeri Hakkari ve Şırnak'ta bile kiraların bir emekli maaşından fazla olduğunu herkes biliyor. 16 milyon emeklinin neredeyse tamamı oylarını mevcut hükümete verirken, insan bazen emekliler bunu hak etti mi demekten kendini alamıyor!
Yıllarca Adana, Ankara, İzmir, Antalya ve İstanbul gibi metropol illerinde rahatça yaşayabilen Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlar ne yazık ki 15 - 20 bin lirayı bulan kira ve zor hayat şartları nedeniyle kendi illeri, beldeleri ve köylerine dönmek zorunda kaldılar. Bu tersine göç Doğu ve Güneydoğu’da da kiraların katlanmasına ve hayat şartlarının zorlanmasına neden olmaktadır.
Kısacası metropol illerdeki zor hayat şartları tıpkı bir salgın gibi Türkiye'nin bütün il, ilçe ve köylerine bile yayılmış durumda. Yıllardır Doğu ve Güneydoğu’da istihdam eksikliğini kimse inkar edemezken tersine göç işsizliği, yokluğu ve hayat şartlarını katlayarak arttırmıştır. Emekliler bile 7 bin beş yüz lirayla geçinemez iken işsiz olan ve hiç bir geliri olmayan vatandaşların ne halde olduğunu düşünmek bile istemiyorum.
Günümüz şartlarında 1 çay 10 lira, bir simit 10 lira iken 4 kişilik bir aile bir ay boyunca çay ve simit ile beslense bile 7 bin 200 lira ödemek zorunda kalıyor. Peki bu vatandaşların giyimi, kuşamı, sağlık - eğitim harcamaları, kira, doğalgaz, elektrik ve su harcamalarını kim karşılayacak?
Bir ülkede asgari ücret açlık sınırının altında ise o ülkede zengin ve fakirin arası okyanuslar kadar açılmış demektir. Son olarak şunu da belirtmek isterim ki çalışan emeklinin çalışmayan emekliden verilen 5 bin liralık ikramiyeye daha çok ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. Esnaf Odası’na kayıtlı olan emekli esnaflara, Ziraat Odası’nda kayıtlı emekli çiftçileri bile kapsam dışı bırakılması anlaşılır gibi değil.
FIRSATÇILAR ZORDA !
Pandemi ve küresel krizi fırsata çeviren otomotiv sektörünün baronları şimdi zorda. Sıfır araçları stok eden, ikinci el araçları da sıfır araç fiyatına satan yüzlerce otomobil kurnazı şimdilerde piyasanın durgunluğundan şikayetçi! Her insan ektiğini biçer misali bunların da kurnazlığı buraya kadarmış.
Yani ilahi adalet tecelli etti. Türkiye'ni 81 ilinde sıfır araçları stok ederek karaborsanın oluşmasına neden olan otomotiv açıkgözleri şimdi Türkiye'de otomotiv sektörünün can çekişmesine neden oldular. İkinci el araçların fiyatı yüzde 30 oranında düşmesine rağmen yine ikinci elde gözle görülen bir hareketlilik yok. Elbette bunda yüksek faiz oranlarının da etkili olduğu bir gerçek.
Ama başlıca neden otomotiv sektörünün ileri gelenlerinin fırsatçılık ve aç gözlülüğü bindiği ağacı kesmeleri oldu. Pandemi sürecinde gıda, inşaat ve otomotiv sektöründeki bu fırsatçılık ne yazık ki günümüzde büyük sıkıntılara neden olmuştur. İçinde bulunduğumuz sıkıntılara neden olanların şikayet ve sitem etmeye hakkı yoktur. Çünkü söz konusu duruma kendileri neden olmuştur.
Güzel bir hafta dileğiyle.