KULAKTAN DOLMA HURAFE BİLGİLER
KULAKTAN DOLMA HURAFE BİLGİLER
AZİZ ARSLAN
-
Yaşadığımız bu zaman diliminde insanların yaptığı en büyük hatalardan biride bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaları! İslam dini ile hiç alakası olmayan kulaktan dolma bilgilere inanmak? gerçekten olacak iş değil, inanarak mı? Yoksa akıl zayıflığından mı? Veyahut geri kalmışlığın kafa yapısı mı? Buna akıl sır erdirilemiyor. Özellikle öğrenme ve öğretmede sorgusuz ve sualsiz bilgi sahibiymişçesine İslam’ın özüne aykırı cehaletle orantılı ve dini eğitim veya öğretiminde ebeveynlerin yanlış yönlendirilmesiyle çocukların üzerindeki olumsuz davranış biçimlerini, okurlarımın dikkatine sunmak istiyorum...
Bir anne çocuğuna melekler ve şeytanlar omuzlarımızda dururlar, sağ omzumuzdaki melektir, bize güzel şeyler yapmamızı, günahlardan kaçınmamızı söyler. Sol omzumuzda bulunan şeytan ise bizi kandırmaya, kötü şeyler yaptırmaya çalışır. Ona yüz vermeyelim ve sözünü dinlemeyelim?... O annenin telkinleriyle aradan epey bir zaman geçer. Çocuk namazı öğrenir ve namaz kılmaya başlar ve son tahiyyatta selam verirken çocuk, sağına döner: "es-Selamü aleyküm ve rahmetullah" der ve soluna döner: "Defol git, pis şeytan!" der. Beni kandıramasın ifadesini kullanır!?
Sevgili ebeveynler dini eğitim, çocuklara dozunda ve çocuğun hâdiseleri anlama ve anlamlandırma süreci olan bilişsel gelişimleri dikkate alınarak, Kur'an ve Sünnet dairesinde temsil ve örneklerle öğretilmeli...
Kıymetli okurlarım, Bediüzzaman Hazretlerinin çok dikkat çekici bu hatırası kulaktan dolma ve mantık dışı bilgilerle hareket edenlerin durumunu daha net bir şekilde anlamamıza yardımcı olacaktır.
"Keramet ve mucizelere meraklı bir adam Bediüzzaman’ı ziyarete gelir. O esnada Bediüzzaman Namazı yeni kılmış, tespih çekiyordu. Elini öptükten sonra kendilerine derki; Efendim, sizin birçok keramet gösterir, diyorlar. Halbuki ben sizden herhangi bir harika vazıyet görmedim. Eğer böyle bir şey gösteriyorsanız, bana da gösterin, meselâ şu elinizdeki tespih kendi kendine yürüsün."
Bediüzzaman tebessüm eder ve o adama temsili şu hikâyeyi anlatır:
Bir adamın çok sevdiği, sevimli, sevgili bir tek oğlu varmış. Adam bu kıymetli yavrusuna, çok değerli bir hediye almak için, kuyumcu dükkânına götürmüş, Çok çeşitli elmas ve mücevherattan hangisini beğenir ve isterse oğluna alacakmış. Mücevherat dükkânında, kuyumcu adam, dükkânı süslemek için; tavana, çok çeşitli renklerde, kırmızı, yeşil, mavi, mor, pembe, sarı her renkte büyük balonlar asmış. Çocuk dükkâna girince mütemadiyen tavandaki balonlara bakarak "Baba ben bu balonlardan isterim" diye tutturmuş, başlamış ağlamaya. Adam "oğlum", ben sana çok pahalı ve kıymetli, elmas, mücevher alacağım diyormuş, çocuk ise, ben balon isterim diye ağlayıp duruyormuş.
Bediüzzaman, bu sözlerle adama şu cevabı verir: "Ben Kur'ân'ın elmas ve mücevherat dükkânının bekçisiyim, dellalıyım. Ben baloncu değilim. Benim dükkânımda, benim pazarımda, Kur'ân'ın ebedi ve ölümsüz elmasları var. Ben bunlarla meşgulüm. Ben Kur'ân nurunu ilân ediyorum, balonculuk yapmıyorum" dedi.
Sevgili okurlarım, Bediüzzaman Hazretlerinin Kurân-ı Kerimin, Allah’ı tam olarak tanımaya götüren hakikatlerinin sönmez ve söndürülmez manevi bir güneş olduğunu bizlere göstermektedir. Bu itibarla hayatın manasını anlamamız açısından Peygamber Efendimizin bu hadisi şerif-i bizlere büyük bir mesaj vermektedir...
"Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitab'ı ve Resûlünün sünneti.”
Kıymetli ebeveynler, bilgi ve düşünceler açıklanırken kulaktan dolma ifadelerle değil, gerçek kaynak olan Kur'an ve Sünnet dairesinde ki bilgiler olmalı...
Hurafe bilgilerden uzak, Kuran, ilim ve bilim gerçeklerine dayanan güzel bir yaşam dileği ile...
Selam ve saygılarımı sunuyorum.
