DÜZEN Mİ BİZİ BOZDU, BİZ Mİ DÜZENİ BOZDUK?
DÜZEN Mİ BİZİ BOZDU, BİZ Mİ DÜZENİ BOZDUK?
AZİZ ARSLAN
-
Matematiğin babası sayılan Müslüman bilgin Harezmi'ye, insan nedir? diye sormuşlar.
Demiş ki...
İnsan güzel ahlâklı ise: 1 eder.
Yakışıklı ise buna bir sıfır ekleyin: 10 eder.
Varlıklı ise bir sıfır daha ekleyin: 100 eder.
Soylu ve nesep sahibi ise bir sıfır daha ekleyin: 1000 eder.
Fakat "ahlaklı" olan 1 giderse, insanın kıymeti gider, geriye değeri olmayan sıfırlar kalır.!
İnsanların nasıl bir iffeti, bir ahlakı, bir edebi varsa, evlerin de bir iffeti, ahlakı ve edebi vardır...
Kıymetli okurlarım; Şimdi merak edeniniz vardır diye, neymiş bu evlerin iffeti?
İzah edeyim...
Mekanı cennet olsun rahmetli Annem sürekli şu nasihatı bizlere hatırlatırdı. Evin edebi ve iffeti perdesinin çekilip çekilmediğinden belli olur derdi. Yani; Hiç bir süs edep kadar güzel değildir, ifadesi halen kulaklarımı çınlatmakta.
Dolayısıyla, yaşadığımız bu asırda insan sormadan edemiyor! Düzen mi? bizi bozdu, biz mi? düzeni bozduk diye? Bir ömür içinde yaşadığımız evlerimize bile saygı kalmamış! Akşam olduğu hâlde perdeler örtülmüyor! Evlerin içi görünüyor. Eskiden büyüklerimiz daha hava kararmaya başlamadan kalın perdeleri çekerlerdi ve ondan sonra evin ışıklarını açarlardı. Hatta evin perdeleri kapalıyken bile üzerimizi değiştirmeye utanır edep hassasiyetiyle ışığı söndürür, yere çömelerek öyle üzerimizi değiştirirdik. Gölgemizin bile dışarıdan görülebileceğini hesap ederdik. Şimdilerde ise "çıplaklık" had safhada. Yatak kıyafeti ile dolaşan Z kuşağı edep adap dinlemiyorlar, çarşı pazara da cirit atıyorlar! Facebook, tik tok, Instagram'da yediklerini, içtiklerini, aldıkları eşyâ ve kıyâfetlerini, hatta evlerinin yatak odalarını bile fotoğraf ve videolarını çekip binlerce kişilerin göreceği şekilde paylaşımlar yapılıyor...
Hülâsa, bu olumsuzluklara karşın utanma duygusu körermiş kimselere naçizane tavsiyem şöyle:
Evin iffeti örtülen perdedir...
Sevginin iffeti gizliliktedir...
Gözün iffeti ise göz kapaklarındadır...
Bedenin iffeti ise tesettürdedir...
İman ve haya birbirinden asla ayrılamayan iki unsurdur. Kişi eğer bunlardan birini kaybederse, diğerini de kaybeder...
Allah Teâlâ, A‘râf Suresi 27 Ayetinde insanları ciddi bir şekilde uyarmakta;
"Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana-babanızı (kandırarak) avret yerlerini kendilerine göstermek için onlardan elbiselerini soyarak Cennetten çıkarttığı (bu netîceyi verecek hatâya sevk ettiği) gibi, sakın sizi de aldatmasın! Çünki o ve kabîlesi sizi, kendilerini göremeyeceğiniz cihetten görürler. Şüphesiz ki biz, şeytanları îmân etmeyenlere dostlar kıldık."
Kıymetli dostlar; İkaz ve nasihat süreklilik gerektiren bir vazifedir. Bu yazdıklarıma ilişkin insanları bilgilendirmeye ve daha dikkatli olmaya yönlendirmek için elimden geldiğince örneklendirmeye çalışıyorum. Zira nasihat kolaydır; zor olan, onu kabullenip yapmaktır. Çünkü nasihat, nefsin kötü zevklerine uyarak onlardan tat alanlar için acıdır...
Dolayısıyla; Bediüzzaman Hazretlerinin dikkat çekici bu ifadesini dikkatlerinize sunmak istiyorum:
“İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder."
Velhâsıl...
Bu ikazlar; Sana, bana, size...
Vesselâm.
