EĞİTİM VE ÇOCUKLARIMIZ MEZUNİYET BALOLARI
EĞİTİM VE ÇOCUKLARIMIZ, MEZUNİYET BALOLARI
AZİZ ARSLAN
-Okulların kapanmasına az bir zaman kala Okullarda “Mezuniyet Baloları” ile 16, 17 yaşlarındaki kız çocuklarının 25 yaş görünme çabası, hiç uygun olmayan giyim tarzı elbiselerin giyinmesi başlı başına bir vaka.
Kendinden büyük topuzlu saçlar, ustaca yapılmış makyaj, ayağındaki topuklu ayakabılar, elindeki telefon ve çantaya kadar hepsi birer Oscar sanatçısı gibi okul bahçesinde, yabancı müzik eşliğinde danslar adeta küçük bir kadın görünümüne bürünmesi..
MEZUNİYET BALOSU ADI ALTINDA BU REZALETE KİM DUR DİYECEK?
Bu vebalin sorumlusu, Aileler ve Milli Eğitim ve Okul İdarecileridir.
Bizler bu duruma nasıl geldik.
Üniversitedeki baloları hiç anlatmak istemiyorum bile.. Ama Lise öğrencilerin durumu içler acısı ve buna katkı sunan okul yönetimi ve Anne, Babalar.
Oysa kendi örf, adet ve geleneklerimiz, İslami hassasiyetimiz, toplumumuza köklerimize baktığımızda, bu tür Mezuniyet Balo kutlamalarının Kep fırlatma yeri olmadığını görebiliriz.
Çocuklara dini ve ahlaki eğitimi nasıl vermeliyiz? ideal açıdan bakılırsa eğitim, “Çocuğun duygularını, düşüncelerini, bedeni gelişimini, dini hassasiyeti Rabbine olan yakınlığını, ileride olgun bir iman sahibi olup olmamasını etkileyecek her şey eğitimin konusudur.”
Bu kavramla öğretmenlerden önce evde anne baba, çocuk için en önemli “eğitici” olduklarının farkına varmalılar.
Günümüzün değişim ve gelişim psikolojisi ile bu asrımızın yaralarına parmak basan ve asrımızın Müceddidi Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin çok kıymetli değerli ve önemsenmesi gereken paha biçilmez adeta bir reçete tavsiyesinde olan ifadelerine bir göz atalım.
“Bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdetâ gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse veyalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi belâ olur. Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki dâvâcı olur.
Bu ifadelerden çıkarılacak önemli bir husus, Çocuğa temel eğitimin verildiği bu süreçte anne ve babalara büyük görevler düşmekte ve okulda verilen eğitimin çocuk nezdinde “eğitimin bütünlüğünü bozucu” bir niteliğe dönüşmesine izin vermemeli.
Çocuk eğitiminde Bediüzzaman’ın hayatından örnekler görmek mümkün.
Mektepli gençler Bediüzzaman Hazretlerine gelip şu ifadelerde bulunuyorlar.
“Okulda öğretmenlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar.” diyen lise talebelerine “Öğretmenleriniz bahsetmiyorsa da, her bir fen kendi lisanıyla Allah’tan bahseder. Onları dinleyiniz.” şeklindeki öğüdü, bu çerçevede son derece manidardır. Lakin eğitim anlayışında keskin çizgilerle birbirinden ayrılan dini-dünyevi eğitim, din odaklı bakışta geçersizdir.
Öğretmen veya bir Anne, Baba için bir çocuğun Namaz kılması da, gezegenler hakkında bilgi sahibi olması da, aynı dünya görüşünün izlerini taşımalıdır. Bu konuda kâinatın da, Kur’ân’ın da, Peygamber (asm)’ın de aynı hakikati öğreten, farklı öğreticiler olduğu açıklayıcı mahiyettedir.
Ayeti Kerime şu ifadeyi buyuruyor;
“Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.” (Yasin, Süresi -36/40) doğru” ve “yanlış”ı bilme ideal eğitim hedefine gelince, çocuğun kendisini yaratan, büyüten, besleyen ve terbiye eden Rabbini bilmesidir. Ev, okul ve toplum hep beraber bu hedefe ulaşabilmesi için çocuğa yardımcı olunmalıdır. Özellikle bu yardım çocuğa öğretilmek istenen onun gelişim çağına uygun hem Fenni ve Ahlâkî gelişimin birinci basamağı olmalıdır.
Özetle gençlerimizin geleceği Milletin Geleceğidir.
Bu bakış açısı ile Mülki İdareciler ve Milli Eğitim, bu konuda acil tedbirler almalı ve okul yöneticilerine emir telakki etmeli ve “İman ve Fenni eğitimi” hayati bir önem taşıyor, o kadar ciddiyet istiyor ki, ne verilecekse lise talebelerine bu yaşlarda verilmesi gerekiyor.
Lütfen Anne, Babalar ve ebeveyenler eğlence anlayışlarımızı değil? Kendi örf ve adetlerimiz ve dini kurallarımız üzere tanzim edelim.
Konunun hassasiyeti ile çok vahim gördüğüm bu tespitler ışığında yazıma son vermeden, Çok dikkat çekici ve uyarıcı mahiyetinde, ilahi kitabımız Kur'an'ı Kerim meali şöyle ifade ediyor.
Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır.
(Tahrîm Suresi - 6 . Ayet)
Sevgili öğrencilerimizin mezuniyetlerini kutlar ve Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum.
Selam ve dua ile..