SERBEST PİYASA CAMBAZLARI
SERBEST PİYASA CAMBAZLARI
AZİZ ARSLAN
-Sevgili okurlarım, bu günkü yazımda cambazların yetenek ve hünerlerini değişik versiyonlarla gözler önüne sermek istiyorum; kimisi ayakta, kimisi otururken, kimisi yürürken, kimisi at üstünde, kimisi tel üstünde cambazlık yaparlar. Yanlış anlaşılmasın ben sirk cambazlarından bahsetmiyorum. Ben serbest piyasa adı altında ürün fiyatlarının arz ve talebe göre belirleyen cambazlardan bahsediyorum. Ha unutmadan hayvan pazarlarındaki pazarlıkçı cambazları da hatırlatmakta fayda var! Neyse fazla uzatmadan konuya girelim. Hani serbest piyasa... İsteyen istediği gibi fiyat belirliyor. İşte bu serbest piyasa cambazlarının cambazlıklarını bir hikaye ile ifade etmeye çalışayım...
Cambazın biri eşeğin yularından çekip pazara gelmiş, pazarda bulunan bir cambaz yanaşmış: Bu eşeğin fiyatı ne? Eşek sahibi cambaz: Bin lira! sudan ucuz demiş!... Aldım gitti ver elini helalleşelim.! Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış... Yahu görmüyor musun, bu eşek topal; onun için ucuza verdi!.. O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış, topal sanıp ucuza elden çıkarmağa bakıyor!... Eşeği satana koşmuşlar. Yahu bu topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!... Satıcı gülmüş: Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!” Alıcıya koşmuşlar: Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!... Alıcı dövünmeğe başlamış; Vay namussuz; eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!. Bunun adına serbest piyasa “alışveriş” deniliyor. Yani kim kimi kandırıp kazıklarsa...
Sevgili dostlar hikaye ilginç olduğu kadar, bir o kadarda manidar. Dolayısıyla yaşadığımız bu zaman dilimi içinde açgözlü piyasa cambazlarının fiyat oyunlarıyla serbest piyasa denilerek insanların cebine, ekmeğine göz diken ahlaksız fırsatçıların olduğunu göre bilmekteyiz. Bu olumsuz gelişmelere karşın hayat pahalılığı da eklenince dar gelirli ve orta derecedeki insanlar son derece etkilenmektedirler.
Dolayısıyla neden serbest piyasa cambazları dediğimi bir kaç örnekle dikkatlerinize sunmak istiyorum...
Bir tas çorbayı bile 1000 liraya satan işletmeler var...
Mağazalarda 500-600 liralık olan bir spor ayakkabısı 3000 lira etiketiyle satılmakta...
100 liralık olan tarife 300-400 liraya, 300-400 liralık tarifeyi 800-900 liraya hem de milyonlarca müşteriye satan operatörlere ne demeli, bayiler müdahale yetkimiz yok serbest piyasa de, gerçekten çok acayip bir durum ve ne güzel bir iş daha ne olsun, cambazların keyfine diyecek yok...
Bu olumsuzluklara karşın halkın hali pür melali durumuna bir göz atalım, onlar ne durumdalar acaba.!?...
İzlenimlerim şöyle;
▪ Gençler zor işlerde çalışmak istemiyor.
▪ Herkes gözünü devlet kapısına dikmiş...
▪ Bir işveren bir saatliğine dahi olsa işyerini çalışanına emanet edemiyor...
▪ Satıcılar kazanacağı iki kuruş için çok kolay bir şekilde Allah'ın ismini zikretmek suretiyle yalan söyleyebiliyor...
▪ Doğru söyleyenler sevilmiyor. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar atasözü, toplumda dürüstlüğün ve doğruluğun nadir bulunmasından dolayı doğruyu dile getiren kişiler dışlanıyor...
▪ Kazıklamak, fırsatçılık, istismar doğal ve meşru görülüyor...
▪ Akrabalık, dostluk menfaatin bittiği yerde ilişkiler çıkar üzerine bina ediliyor...
▪ Kimse kimseye borç vermek istemiyor, çünkü geri alamayacağını biliyor...
▪ Güven duygusu bitmiş vaziyette. Kimse kimseye güven duymuyor...
▪ Acıyanı ve merhamet edeni; acınacak hale getiriyorlar...
▪ Gıybet ve kıskançlık, haset tır kamyonları gibi insanlar arasında gidip geliyor…
▪ Birbirlerinin ayağını kaydırmalar marifet sayılıyor...
▪ Kimse işini düzgün iyi yapmıyor; yapanları da barındırmıyorlar...
Sevgili okurlarım asılında daha fazlasını yazıp, sayabilirim ama sizleri yormayayım. Gerçekler acıdır mantığından yola çıkılarak doğru söyleyenin onuncu köyde kabul edileceğini söyleyen her hangi bir atasözümüz var mı? bilemiyorum!...
Ama ben doğruluk ve dürüstlüğümü buradan ifade edeyim... Takdiri de siz okurlarıma bırakıyorum.
Selam ve dua ile.