KİBİRLİ İNSANLAR
KİBİRLİ İNSANLAR
AZİZ ARSLAN
-Sevgili okurlarım...
Çevrenizde her zaman kendilerini hep haklı gören ve insanlara üstünlük tasladıklarına hiç şahit oldunuz mu? Cevabınız evetse, çok ciddi kibirli insanlarla karşı karşıyasınız. Çünkü kibir kişiye yönelik bir davranış biçimi olarak kişinin derinliklerine yerleşen, habis ruhlu bir tümör gibidir...
Kısaca özetlemem gerekirse; Kibir bireylerin kişilik özellikleri ve davranış biçimleri arasında; aşırı hırs, aşırı güven, insanları küçümseme, adaleti lehine isteme, kuralları kendi lehine yorumlama, inanç ve ahlak değerlerini içselleştirmeme, övünmekten ve övülmekten müthiş derecede zevk alan, mal ve mevki hırsı, en popüler haliyle, güç zehirlenmesiyle kendinden bahsederken yüceltme anlamında "ben" ifadesini de kullanıyorsa, kesinlikle karşınızda kibirli bir insan var. Hemen uzaklaşın veya uzaklaştırın...
Sevgili dostlar...
İbret verici iki misâl dikkatlerinize sunmak istiyorum:
Birinci misâl; Bir talebe dergâha girmek isterken, dergâh kapısının önünde bulunan köpek hırlayarak girmesine engel olur. Ne yapsa fayda yok. Köpek, onu içeri sokmaz. Talebenin hocası durumu gizlice takip eder. Talebe köpeğe yaklaşıp, "Sen de, ben de bu kapının birer köpeğiyiz. Çekil de içeriye gireyim" deyince, köpek, kuyruğunu sallayıp çekilir ve talebe de içeri girer. Hocası buna hemen icazet verir. Yıllarca dergâhta hizmet eden talebeler duruma taaccüp edince, hocaları der ki: O, kibir etmedi, kendisini köpekten üstün görmedi. Burada bulunuş maksadını anladı ve maksadına kavuştu diye ifade eder...
İkinci misâl; Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul’u fethettiği zaman, hocası Akşemseddin hazretlerine, Cuma namazını Ayasofya’da kılmak istediğini ve hocasına kendisinin de, imam olmasını ister...
Cuma gününü cemaat namaza başladığı sırada Fatih Sultan Mehmed Han’ın abdesti kaçar. Tabii Sultanın yanında da rastgele insanlar olmaz. Sağında ve solunda da en büyük hocalar, şeyh efendiler saf tutmuşlar ve kamet getirilir, imam hocası Akşemseddin Allahü ekber der. Fatih Sultan Mehmed han, ne yapacağını şaşırır. Abdestsiz namaz kılınmaz. Abdest almaya çıksa izdiham olacak…
Namaz kılar gibi eğilip kalksa, Cumadan mahrum kalacak. Ya Rabbi, ben ne yapayım şimdi derken, yanındaki bir şeyh efendi ferasetiyle vaziyeti anlar. Cübbesini açar, buradan abdest al der. Sultan bakar ki, çeşme var, su var. Acele olarak abdestini alır ve rükûa varmadan önce imama yetişir. Namaz biter, selam verilir, dualar yapılır...
Ertesi gün Fatih Sultan Mehmed Han, hocası Akşemseddin hazretlerini ziyarete gider. Ayrılırken, hocam dua buyurun der. O da, "ALLAH İMAN SELAMETİ VERSİN'' der. Daha uzun dua bekleyen Fatih Sultan Mehmed Han, şaşırıp kalır. Hocası sorar; Ne oldu, beğenmedin mi?...
Mehmed Han, dua bu kadar mı efendim der? Hocası Akşemseddin evladım yetmez mi? En kıymetli dua budur. Dün sana cübbesini açıp abdest aldıran şeyh, bir saat önce öldü; ama imansız gitti; çünkü bu kerametinden dolayı ona ''kibir'' geldi.?!
Sevgili okurlarım...
Ne yazık ki; Kur'ân'ın ve Efendimiz (sav)'nin uyarı ve ikazlarına rağmen insanlar yine de büyüklenir fırsatını buldukça kendi küçüklüğünü, yetersizliğini, çaresizliğini ve zaaflarını büyüklenerek kapatmaya, gölgelemeye çalışır.
Yunus Emre ne güzel söylemiş:
“Nice tahta çıkanlar yere düştü, Nice “ben” diyene sinek üşüştü!
"Kendinden uzak tut kibir endişesini, Kibre uyarsan uzağa düşersin.”
Ebedi Anayasa Kitabımız, Kur'an'ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır:
“Kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme.Çünkü Allah, kibirle kasılan, kendini beğenmiş, çokça övünüp duran hiç kimseyi sevmez”.
(Lokman Suresi Ayet- 31/18)
Sevgili dostlar...
Kibir bir hastalık olarak bulaşıcı değil, ama önce çevreye sonra bünyeye çok zararlı. Dolayısıyla, kibir çevresel etkenlerle güçleniyor. Şimdi çevremizdekilerden örnek vermeyeyim ve birilerinin kibrinin hedefi olmayayım, Allah muhafaza?!...
Çünkü kibri tavan yapmış bir insanın egosunun sponsoru şeytandır.
Maalesef, insanın kumaşı bu...
Bediüzzaman Hazretlerinin bu müthiş ifadesini dikkatlerinize sunmak istiyorum:
“İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre, hadisatın tazyikatından kurtulabilir…”
Sevgili okurlarım...
İnsanlar her zaman bir imtihanla karşı karşıyadır. Hayat bir test merkezi gibidir. İmtihan ise gizlidir.
Allah bizlere iman selameti versin İnşaAllah...
Selam ve dua ile.