ZALİMLERİN KISKACINDAKİ KÜRTLER
ZALİMLERİN KISKACINDAKİ KÜRTLER

AZİZ ARSLAN
-Tarih sayfalarına baktığımızda merhamet duygularını kaybetmiş en büyük zalimler; Firavun, Karun, Nemrut, Ebrehe, Hülâgû, Hafız Esad, Saddam Hüseyin, Ariel Şaron ve Bosna kasabı Slobodan Miloşeviç'in sonları bir hüsranla biterken, yaşadığımız bu zaman diliminde ise; İsrail firavunu Netanyahu, Mısır firavunu Sisi, Suriye firavunu Beşar Esad gibi daha bir çok isimlerini sayamadığım insanlığın düşmanı ve yüz karası olan bu zalimlerin saltanatları da bir hüsranla son bulup tarihin çöplüğünde yerlerini alacaklardır.
Kıymetli okurlarım!
İşgalci siyonist İsrail'in Gazze'de yaşlı, kadın ve çocuklara yaptıkları katliamların bir benzerini yıllar önce; Saddam ve Esed rejimi tarafından "Kürt kökenli" insanlara uyguladıkları soykırımı dikkatlere sunmak istiyorum.
13 Kasım 1960 yılında Suriye hükümetinin talimatı ile, Mısır'da çekilen cerimet muntesful-Leyl... "Gece yarısı ceremesi" isimli filmine ilişkin, Fransızlara karşı bağımsızlık mücadelesi veren Cezayir'e destek amacıyla; Amude kentindeki İlköğretim okullarındaki öğretmenlere ve öğrencilere düzenlenen bedava sinema etkinliğine ilişkin katılım zorunluluğu getirilerek, 200 kişilik olan sinema salonuna 500’e yakın "Kürt kökenli" öğrenci çocuklarının sinema salonuna getirilip, daha sonra Suriyeli askerler tarafından sinema kapısı kapatılır. Filmin tam ortasında başlayan bir yangın kısa bir süre içinde sinema salonuna sıçrar ve sinema kapısının kapalı tutulması nedeniyle, hayatlarında ilk kez sinemayı gören ve yaşları 8 ile 14 arasında değişen 283 Kürt öğrenci çocuğu yanarak hayatlarını kaybederler.
Bu katliamın ardından sonra; 42 yıl önce Irak'ta diktatör Saddam Hüseyin liderliğinde ki Baas rejimi, (Berzan bölgesi) şimdiki ismiyle; Kuzey Irak bölgesinde Barzani aşiretinden olan ve sırf dindar oldukları için 8 bin "Kürt kökenli" insan evlerinden silah zoruyla alınıp Kuştepe’deki toplama kampına götürülüp yıllarca zulme ve işkencelere maruz kalırken, bir çok insanın akıbetine de ulaşılamamıştır.
Bir diğer katliam da; 31 Temmuz 1983 günü Kerkük’te yüzlerce Kürt kökenli insanların toplantıya götürülecekleri iddiasıyla, Topzawa ve Irak’ın güneyindeki Musenna kentine bağlı Nugreselman ve Erer çöllerine zorla götürülerek canlı canlı gömülerek soykırım katliamının failleri bulunmazken; 34 yıl sonra 2011 yılında Irak Yüksek Ceza Mahkemesi söz konusu katliamın bir soykırım olduğuna ilişkin karar vermiştir.
Ezcümle; 16 Mart 1988 yılında kimyasal silahlar kullanılarak Halpçede 5 - 6 bin mahsum kadın ve çocuk katledilirken; Bu katliamın ağababalarını ve piyonlarına hiç değinmedim bile...
Dolayısıyla;
Çok zalimler var ki dünyadan ceza görmeden gidiyor ve çok mazlumlar da hakkını alamadan vefat ediyor. Yani zalim izzetinde, mazlum zilletinde yaşıyor ve zahiren ikisi de aynı şekilde bu dünyadan göçüp gidiyorlar. Demek ki bir mahkem-i kübraya bırakılıyor. Nitekim Allah'u Teâlâ; Ali-İmrân Suresi 178. Ayetinin meâlinde şöyle buyurmakta:
"İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır."
Hülâsa;
Kendilerine mühlet verilen inkârcı zalim insanlar için Bediüzzaman'ın bu ifadesi tam yerinde olsa gerek.
"Zalimler için yaşasın Cehennem."
Kıymetli okurlarım! Her çağda olduğu gibi, yaşadığımız bu zaman diliminde de zalim-mazlum ilişkisi devam etmektedir. Cenâb-ı Hak; zalimlerin şerrinden cümle İnsanlığı muhafaza etsin ve mazlumların imdadına koşan, adalet, şefkat ve merhamet ehli olan İnsanları çoğaltsın.
Rehma Xweda li ser mezlûma be...
Allah'ın rahmeti mazlumların üzerine olsun.
La'neta Xweda li ser zalima be...
Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun.
Amin.