VEFASIZ İNSANLIĞIN UÇURUMUNDA ASILI KALAN KİMSESİZLER KİMSESİZİ GAZZE
VEFASIZ İNSANLIĞIN UÇURUMUNDA ASILI KALAN KİMSESİZLER KİMSESİZİ GAZZE
AZİZ ARSLAN
-
İnsanları bir arada tutan inanç ve ahlaki değerlerdir. Bu değerler işlevsiz hale geldiğinde, dayanışma, birlik ve beraberlik ortadan kalkar. Paylaşım duygusu yok olur, bencillik artar. İlme ve akla fütursuzca saldırılar başlar. Tıpkı görünmez zehirli bir gaz gibi insanların merhamet duygusunu yavaş yavaş öldürür. Böylesine yaşanan bu tuhaflıklar normalmiş gibi Allah'ın insana yüklemiş olduğu kulluk vazifesini yitirir; yerini dünyalık bir maddi kâğıt parçası edinme telaşı başlar. Sonuç olarak Müslümanların gözündeki bu gaflet gözlüğü keyfiyetine akıl sır erdirilemiyor.!?
Filistin/Gazze yeryüzünün en hazin, en kıyıcı, en trajik, en adaletsiz günlerini yaşıyor. Siyonistlerin bu soykırımı, gönüllerimizde derin acılar bırakmakta.
Gazze'li Müslüman kardeşlerimiz ölümden korkmuyor ve kaybettiği canlara rağmen hâlâ dirayet gösteriyorlar. Anneler, evlatlarını tevekkülle kefenliyor. Çocukların okudukları âyet ve zikirler yürekleri dağlıyor adeta...
İnsanlar nisyan, unutmak kökünden geldiği için isyan, tuğyan, zulüm ve nankörlük gibi şeytanın da yardımı ile gadabı ilahiyi celb edercesine, firavun ve nemrut azgınlıklarıyla zalimliğin rüzgarını estiriyorlar.
Firavuna sormuşlar:
Nasıl firavun oldun?
Firavun: Hiç karşı çıkan olmadı!..
Ah, Gazze! Vefasız insanlığın uçurumunda asılı kalan kimsesizler kimsesizi. Her türlü zulüm ve eziyete maruz kalan kadın, çoluk çocuk, yaşlı demeden bombalarla parçalanmış bedenlerini, televizyonun ekranları karşısında; Donalds, Burger Kıng’de öğlen ve akşam yemeğini huzurla yiyenler ve Starbucks’da kahvesini yudumlayanlar kuvözde annesiz, babasız, hekimsiz bırakılmış minik yavrulara "bir kurşun da bizlerden olsun" diye maddi anlamda destek veren ehl-i keyfçiler nasıl bir vicdanınız var.!?
Zulme rıza zulümdür. Müslüman ülkelerin liderleri bu zulme sesiz ve pısırık kalmamalı. Bu insanlık dışı zulümlere karşı gaflet uykusuna giren Müslümanlar için bu hayat gül gülistanlık olarak devam etmez. Bela, musibet, sel, deprem, kıtlık, bereketsizlik pekâlâ uzak görünmüyor!?
Görünüşte zalim ve güçlü olan kazanıyor. Bir de ona gıyaben destek verenler. Bir yılı geçen bir süredir, Filistin/Gazze sahnesinde kurt ve çakalların masum kuzuları talan ve ziyan edişini izliyoruz. Demem o ki; kıyamete kadar hak ve batıl, iyi ile kötü, hayır ile şer, iman ile küfür kıyasıya kapışacak ve insanlar yaptıklarıyla Cehennem ve Cennet sahnesinde yerlerini alacaklar...
Allah Teâlâ inkarcı zalimleri şöyle uyarmakta:
"İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır."
(Âl-i İmrân Suresi Ayet 178)
Zalim destekçilerinin de bir ömrü var.
Zulmünün de...
Bâki olan Allah mühlet verir ama ihmal etmez!
Vekil olarak Allah yeter!
Cümlelerimi, Bediüzzaman’ın bu muhteşem ifadesiyle noktalamak istiyorum...
Elhasıl, Cehennem lüzumsuz değil. Çok işler var ki, bütün kuvvetiyle “Yaşasın Cehennem” der. Cennet dahi ucuz değildir; mühim fiyat ister.
İyi ki âhiret ve hesap günü var...
Vesselâm.
