26 Mart 2025 - Çarşamba

CİMRİ MİSİN, CÖMERT MİSİN?..

CİMRİ MİSİN, CÖMERT MİSİN?..

Yazar - AZİZ ARSLAN
Okuma Süresi: 6 dk.
AZİZ ARSLAN

AZİZ ARSLAN

-
Google News

Sevgili okurlarım, bu günkü köşe yazım her ne kadar biraz uzun ise de; Size, cömertlik ve feragat örneği göstermiş insanların övgüyle anılmaları ve cimri insanların ise, yedi sülalesine yetecek maddi gücü olduğu halde kendilerinden istenilen bir yardım için sanki iflas etmiş, ya da batmış gibi kendilerini çok kötü hissettiklerine ilişkin, bu insanların karakteristik özelliklerini dikkatlerinize sunmak istiyorum...

Cömertlik kişinin ahlâk ve faziletteki kemal derecesine bağlıdır. Cömert insanlar şimşek misali gibidirler. Gösterişten uzak, kendisini düşündüğü gibi, başkalarını da düşünen ve başkalarının varlığının kendi varlığı gibi his eden ve yaptığı yardımlara karşılık verdiğine sevinen, kendilerinden çok başkalarına ikram ve yardım etmekten büyük bir zevk alırlar...

Cimri insan ise hep şikayet eder. İhtiyaç sahibine yardımda bulunacağı zaman kendisinden sanki bir parça kopuyormuşçasına rahatsız olur ve bir kayıp yaşayacağını düşünür. Bu cimri kişilerin tutum ve davranışları adeta psikopatik hastalıklı narsist kişileri andırır.

Kıymetli okurlarım; Özelikle bu iki hadis-i şerif çok dikkat çekici olduğu gibi, bizleri ciddi manada ikaz etmekte:

"Allahü teâlâ cömerdi, gece gündüz ibadet eden cimriden daha çok sever." [Tirmizi]

"Aman cimrilikten son derece sakının! Sizden öncekileri cimrilik helak etmiştir." [Müslim]

Dolayısıyla, yaşadığımız bu çağda cömertlik daha da anlamlı bir hale gelmiştir. Mal, insanoğluna bir fayda için verilmiştir. İnsan cimrilikten hep kaçınılmalı ve sakınılmalı. Cömertlik güzel bir haslettir. Cömertlik tanımı hususunda, Hz. İbrahim aleyhisselam ile bir mecusinin arasında geçen hadiseyi dikkatlerinize sunmak istiyorum...

Hz. İbrahim (as), çok cömert ve çok zengin bir insandı. Sayısız koyun ve sığır sürüleri vardı. Fakat O, bu zenginliğini bir övünme konusu yapmaz. Elinde bulunan mallardan elde ettiği parayı, altın olarak tasma yaptırıp, o tasmaları köpeklerinin boynuna taktırırmış. Hikmetini soranlara da “Bizim rabbimize olan sevgimizin yanında, altın ve para sevgisi ancak bu köpeklerin tasması olur” dermiş...

Hz. İbrahim (ra)’ın diğer meşhur özelliklerinden birisi de misafirsiz yemeğe oturmazmış. Mutlaka yemek zamanı misafirler bulur ve yemeğini misafirlerle paylaşırmış. Ve her yemek zamanı mutlaka bir hayvan boğazlatır, “Ben misafirime bayat et yedirtmem” dermiş.

Bir gün nasıl olmuşsa misafir bulamamış. Sofraya oturmamış, misafir aramaya çıkmış, aramış taramış sonunda saçı sakalı birbirine karışmış bir ihtiyar bulup evine getirmiş. Sofranın hazırlanmasını söylemiş. Her zaman olduğu gibi kızartılmış hayvan etini sofraya koymuşlar.

Hz. İbrahim (as), misafirine “Buyur” ye! demiş. İhtiyar büyük bir iştahla et’e elini uzatınca Hz. İbrahim (as), “Dur bakalım, bir besmele çek, Bismillah demeden yemek mi yenir?” deyince ihtiyar “Vallaha ben mecusiyim, ateşe taparım. Besmele falan da bilmem” deyince! Hz. İbrahim (ra), adamı besmele çekmediği için kovmuş.

Adam gittikten hemen sonra Cebrail (as) gelerek “Ey İbrahim Rabbimiz buyurdu ki, böyle bir davranışı nasıl yaparsın. Ben kulumun doksan yıldır bana asi olduğunu biliyorum. Mecusi olduğunu biliyorum. Bana karşı birçok yanlışı olduğu halde onun bir gün olsun rızkını kesmedim. Sen kulum besmele çekmedi diye sofradan kovuyorsun.”

Yani böyle bir şeyi nasıl yaparsın? dedi.

Hz. İbrahim bu ilahi uyarı üzerine evinden çıktı ve biraz önce sofradan kovduğu misafiri aramaya başladı. Uzun bir arama sonucu onu buldu ve tekrar yemeğe davet etti. Özür diledi, hata ettiğini söyledi. Bunun üzerine adam “Ben seni anlamıyorum. Önce kovuyorsun sonra özür diliyorsun ve tekrar davet ediyorsun, ben bu işten bir şey anlamadım.” der.

Hz. İbrahim (as) olup, biteni olduğu gibi adama anlatıp kendisinin bir Peygamber olduğunu söyler. Adam olanları dinledikten sonra biraz düşündü ve “Senin Rabbin gerçekten çok yüce bir varlık” diyerek tövbe edip, Müslüman olur.

Kıymetli okurlarım...

Bu bakış açısıyla bir Müslüman için en makûl hareket, mülkü gerçek Mâliki’nin yolunda sarf etmesidir. Cömertliğin tarifi aynı zamanda Allah’ın bir özelliği olduğu Kur’an’da “Oku! Senin Rabbin en cömert olandır” ayeti ile ifade edilir.

Dolayısıyla, insanların sizi sevmesini isterseniz cömert olmaya büyük bir özen göstermelisiniz...

Allah Teâlâ, cömert kullarını hem sever hem de sevdirir. Böylece onlar unutulup gitmezler ve uzun ömürlü olurlar. Vefat ettiklerinde ise onlara yapılan dualara karşılık amel defteri de kapanmaz. Bu, cömertliğin dünyadaki yansımalarından birisidir. Ahiret'te varın siz düşünün. Nur alâ, Nur olur...

Selam olsun fani dünyanın malına mülküne aldanmayanlara.

Édî xwendevanên min û ya alema Îslamê îda we pîroz be. Dilê we herdem xweş be...

Şimdi'den okurlarımın ve islam aleminin bayramı mübarek olsun. Gönlünüz hep mutlu olsun...

Selâm ve muhabbetle kalın.

#
Yorumlar (3)
D
27.03.2025 16:38
Çok güzel konu, Allah razı olsun
Tebrikler
27.03.2025 10:40
Gayet güzel bir yazı olmuş
M.N
27.03.2025 01:10
Sayın yazarım, her hafta bir birinden güzel konuları yazıp gündeme getirmeniz taktire şayan. Allah razı olsun unutulan gerçekleri hatırlatığınız için...
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları