HASTA İNSANLAR
HASTA İNSANLAR
AZİZ ARSLAN
-
Tüm dünyada tıp çevreleri tarafından kabul gören iyi doktor hastalığı, daha iyi doktor ise hastayı tedavi eder. Hastalığa göre, hastalığın yaygınlığına göre, kişiye göre, yaşa göre, bir tedavi uygulanır...
Örneğin;
* Kalp ve damar hastalıkları,
* Artrit hastalıkları,
* Kanser türleri,
* Bronşit, astım, KOAH gibi solunum yolu hastalıkları,
* Diyabet, Şeker hastalıkları,
* Tiroid hastalıkları,
* Alzheimer ve demans gibi nörolojik hastalıkları,
* Mental hastalıkları,
* Kanser gibi hastalıklardan bahsetmiyorum...
Toplumu etkileyen ve sonuçları ağır olan manevi hastalıkları dikkatlerinize sunmak istiyorum:
Bu hastalıkların oluşumunda ki; faktörlere bir göz atalım...
Kimisi faiz, kumar ve alkol bataklığında çırpındıkça, çırpınıyorlar...
Kimisi gıybete batmıştır boğazına kadar...
Kimisi haber manşetleri gibi yalan üretir ağzı, dili...
Kimisi ulu ortada günahın kollarına bırakır kendini, tıpkı denizde yüzer gibi...
Kimisinin ağzı bozuktur lağım patlağı gibi akıtır durur...
Kimisi de, nefsi emarenin isteği ile hevesinin, hevâsının peşine takılır...
Kimisi ölmeyecekmiş gibi bir hayat sürüyor, kibir ve enaniyeti tavan yapmış durumda...
Kimisi de ilmiyle amel etmez, tıpkı eşeğe yüklenen yükler gibi, sırtına kitap yükler.
Uzar gider bu tipik hastalıklı insanların listesi...
Yukarıda belirttiğim maneviyattan uzaklaşmış hastalıklı insanların yaşam biçimleriyle helal ve haram dairesinin dışına çıkmaları ve tekrar manevi hayat dairesine dönebilmelerine ilişkin nasıl bir tedavi uygulanmalı.?
Şöyle ki...
Her asrın kendine göre maddi ve manevî hastalıkları vardır. Helâketler ve felaketler asrı olan bu zamanımızdaki hastalıklar daha da çeşitlenmiş ve yayılma alanları ve araçları artmıştır. Bu açıdan günümüzde takva daha bir önem kazanmaktadır...
Bu asrın manevi hekimi, Bediüzzaman Hazretleri şöyle buyurmakta:
“Bu zamanda tahribat ve menfi cereyan dehşetlendiği için takva bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzları yapan, kebairleri terk eden kurtulur” der...
"Öyle ise benim Rabb’im odur ki hem hatırat-ı kalbimi ıslah eder hem cevv-i havayı bulutlarla bir saatte doldurup boşalttığı gibi dünyayı âhirete tebdil edip, cenneti yapıp, kapısını bana açar “Haydi gir!” der...
"Hem senin nefsinin bilmediğin kusurlarıyla onda bir hissesi var. O hisseye karşı istiğfar ve tövbe ile nefsine “Bu tokada müstahak oldun!” demelisin.
Bu ifadeler üzerine...
Bediüzzaman Hazretleri, Kur'an'ın tefsiri olan Risale-i Nur eserlerinde hakiki bir teselli ve nafi bir reçete ve mücerrep bir ilaç tedavisi sunmakta. İnsanın öncelikle kendisini okuyup tanımasını tavsiye ediyor. Manevi hastalıklara karşı, teslim ve tevekkülü, yeis ve ümitsizlik yerine ümit var olmayı öğretiyor...
Allah Resûlü (sav) şöyle buyuruyor;
Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır. O sağlam olursa bütün beden sağlam olur, ama bozuk olursa bütün beden bozulur. Dikkat edin! O et parçası, kalptir!"
Bu açıdan, manevi hastalıklar, kalbin bozulmasıdır. Bir şeyin aslı bozulursa, ona bağlı olan diğer mekanizmalar da sağlıklı işleyemez.
Dolayısıyla, "Kalbimizi ve Nefsimizi" mayalı poğaça hamuru gibi kabartmayalım...
Kabaran ve şahlanan (at) nefsimizi gemlemesek!
Sahibine göre kişner...
Selam ve dua ile.
