07 Temmuz 2022 - Perşembe

DİNDARLIK MI ? DİNCİLİK Mİ?, MİLLİYETÇİLİK Mİ IRKÇILIK MI?

Yazar - M. Latif YILDIZ
Okuma Süresi: 9 dk.
M. Latif YILDIZ

M. Latif YILDIZ

-
Google News

       Batman Petrolün sahibi ve başyazarı sevgili dostum her bayram olduğu gibi benden bayram yazısı yazmamı istedi. Doğrusu her açıdan içimizi karartan (kız kardeşim geçirdiği beyin ameliyatı sonucu yoğun bakımda yaşam ile savaşırken ) süreçte bayram yazısı yazmak içimden gelmiyordu. Özellikle Batman Çağdaş’ta 32 yıl yazdığım o bayram yazılarım 2022 yılında tam bir hayal oldu. Yine de “bana ilham verecek bir şey olursa belki” dedim.

      Sonra 1965 yılında öğretmen okulunda 57 yıllık sınıf, okul arkadaşım bazı yazılar gönderdi. Bu yazıların tamamı olmasa da görüşlerine katıldığım bazı bölümleri “bayram yazım” olsun istedim. Bazı at gözlüğü kafatasçı ve dinciler kızabilir! Söz konusu yazarların görüş ve düşüncelerine katılmasam da, bazen doğru söylediklerini tasdik etmek insani, vicdani ve ahlaki görev olarak biliyorum. Yazdıkları benim düşüncelerim değil. Amma milliyetçi (vatansever asla değil) ve dincileri ( dindar asla değil) için yerinde bir aydınlatma yazıları olarak geldi bana. Katılıp katılmama kararı sizlere kalmış.
 

HAYIRLI BAYRAMLAR BATMAN. CEJNA VE PİROZBE ELİXE

      Erol Manisalı şöyle yazmış:

      “Siyasal İslam bu coğrafyada hep “Batıcı” olmuştur. Bu, stratejik değil, “taktik bir Batıcılıktır.” Stratejik olarak “Batılı değerler düşmanı” olmasına karşın, taktik olarak “Batıcı”dır. Çünkü yaşaması, ayakta kalabilmesi Batı’nın desteğine ve onun maşası olarak kalmasına bağlıdır. 200 yıldır Ortadoğu coğrafyasında bu düzen Afganistan’dan Körfez’e, Somali’den Libya’ya kadar değişmemiştir. Çöken Osmanlı, Avrupa’nın sömürüsü altına giren son dönemi, siyasal İslamcı dayanaklar sayesinde, “Batıcı” dayanaklar sayesinde (ve yüzünden) çöküşü ve “paylaşılmayı” yaşamıştır….”

      “…Kuruluş ve kurtuluşta “toprak reformunun” gerçekleştirilememesi, “toprak ağası-dinci ortaklığının güç kazanmasına ve emperyalizm desteği almasına yol açtı.” Türkiye’de bugün geldiğimiz kısır döngünün de esas nedeni budur….”

       Batıcılık, “Batılılık” değildir. Son iki yüzyılda Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar, Araplardan Türklere ve İranlılara bu gerçeği göstermiştir. AKP iktidarına yakın büyük sermaye çevrelerinin “işlerini” Londra, New York, Malta, Katar ve Afrika ülkelerinden yürütmekte oluşları, tek başına bile bu bağımlılığın bir simgesidir…”

DOĞRU SÖZE NE DENİR Kİ!..

       Gelelim Özdemir İnce’nin yazısına:

       “Değerli okurlar günümüz ortamına çok yakışacağını düşündüğüm, 8 Ağustos 2004 günü Hürriyet gazetesinde yayımlanan Hz. İsa’nın Zor Anı adıyla yayımlanan yazının bir bölümünü ısıtıp masanıza koyuyorum:

       “Gazetelerde okudum: Mel Gibson’un yönetmenliğini yaptığı, benim doğru çevirisi ‘Tutku’ değil ‘İsa’nın Çilesi’ olması gerektiği kavgasını verdiğim filmde Hz. İsa’yı canlandıran James Caviezel bir haftalık Meksika turnesine çıkmış. Burada halk, ünlü aktörden hastaları iyileştirmesini, mucize göstermesini (…)istemiş. James Caviezel zor durumda kalmış. İnsanlara kendisinin Hz. İsa olmadığını, onu sinemada canlandıran bir aktör olduğunu bir türlü anlatamamış.

       Kimilerinin yere göğe sığdıramadıkları ‘halk’, dünyanın her yerinde ‘halk’tır! Abartmanın, kutsallaştırmanın gereği yok”. Bilirsiniz Hz. İsa halkı peygamberliğine inandırmak için bazı mucizeler gösterir: Suyu şaraba dönüştürür, körün gözünü açar, kötürümü yürütür. (…)

       “Meksika’da aktörü bizzat İsa sanan Katolik halkın Türkiye’deki Müslüman birader ve hemşireleri, şeyhlerin b…. kilotunu bağrına bastırıyor.”

       “Hürriyet Kelebek’te (2 Temmuz 2004) Nurettin Kurt imzasıyla yayımlanan habere göre Kadiri tarikatının müritleri şeyhleri izin vermeden işyeri açamazlarmış, evlenemezlermiş, dahası çocuk sahibi bile olamazlarmış. Müritlerin kızları şeyh efendiye hizmet edebilmek için birbirleriyle yarışırlarmış.

        Bunları anladık diyelim, peki şeyhin evini temizlemek, çamaşırlarını yıkamak neden en büyük ibadet olsun? İslam’da ibadet türleri ve bunların sayıları belli değil mi?

       Nurettin Kurt arkadaşımızın haber metninden olduğu gibi aktarıyorum:

       “Şeyh, müritlerin gözünde ulaşılmayan bir varlıktır. Şeyhin berberde kestirdiği saçlarını, kestiği tırnaklarını toplayıp saklayan bile vardır. Bir gün sohbet toplantısının ardından şeyh çay içmişti. Tekrar çay getirmesi için bardağı uzattığında bardağın dibinde kalan çayı içmek için müritler birbirine girdi. Yine bir gün, şeyh kendisinin aldığı iç çamaşırı küçük gelince değiştirilmesi için geri gönderdi. Ama iç çamaşırı geri gitmedi. Müritler arasında öpüp-koklandıktan sonra bir mürit satın aldı. Zaten şeyhin bir eksiği olduğu zaman ortaya söylerdi, müritler anında yerine getirirdi. Siz kimilerinin profesör, avukat, mühendis, doktor olduklarına ve adlarının önüne bu sıfatları yazmalarına bakmayın, aktörü Hz. İsa sananlar; şeyhin donunu sancak yapanlar arasında onlar vardır.”

       İşte halkın önemli bir bölümü bu çap ve kırattadır. Bu kesim halkın nabzına göre şerbet veren siyasetçiye popülist denir. Halkçı siyasetçi bu tortu insanları gerçekten “halk” yapmak için okullar açmak zorundadır. (….) Ellerindeki, duvarlarındaki koca koca üniversite diplomalarına karşın şeyhlerin abdest suyunu içenlere olsa olsa “köle” denir.”

       DOĞRU SÖZE NE DENİR!..

      Sırada Soner Yalçın'dan Bahçeli'ye tarihi mektupta:

       Bak sana ne anlatacağım..?  Bu yazacaklarımı MHP’nin “parti okulu“nda bulamazsın. (…) Gagavuz Türk‘ü, Hıristiyan’dır. Yunanistan’daki Karaman Türk’ü de, Hıristiyan’dır... Karaim ya da Hazar Türk’ü, Yahudi‘dir… Altaylar, Tengrici’dir... Saha-Yakut Türkleri Şaman‘dır... Uygur Türk‘ünün kimi Budist’tir... Azerbaycan Türk’ü ya da İran’ın Azeri Türk’ü Şii‘dir...  Anadolu Türkmen‘i Alevi’dir...

       Ne sandın?...“Türk milliyetçisi” denilince aklına sadece Müslüman Sünni mi geliyor?... “Türk milliyetçiyiz” diyerek kimin ahlakını kime dayatıyorsun?...

       Bak kardeşim !... Dünyada ilk “Türk Derneği”, Macaristan-Budapeşte’de 1908 yılında açıldı. Üniversitelerde ilk Türkoloji kürsüsü 1870 yılında Budapeşte’de kuruldu... Macar Türklerini bilir misin?... Turan fikrinin nereden doğduğunu sanıyorsun?... 

       (…..) Sahiden “sağ” nedir, “sol” nedir hiç kafa yordun mu?... Tarihindeki Türk milliyetçi hareketler sömürgeciliğe karşı çıkarken, senin neoliberalizme/ vahşi kapatilizme karşı neden sesin çıkmıyor?... Evet sen kardeşim!... “Türk milliyetçileri” adını kullanarak kimin ahlakını kime dayatıyorsun?...

       Kızma bana !...  ( …..) Okudun mu?... Kişinin, öz köküne yabancılaşmasını anlatır.

       Bunu Türk “Mankurt Efsanesi”ne dayandırır.  (….) Mankurt insan olduğunun farkında değildir. Ağzı vardır, dili yoktur. Kaçmayı dahi düşünmeyen, hiçbir tehlike arz etmeyen bir köledir sadece. Bilinci, benliği olmadığı için, sadece efendisine boyun eğen bir köle...
      Evet...  Anlayana...
       * Türk Bayrağı’nın yakılmasını, göklerden/direklerden indirilmesini protesto ettin mi?  Hayır!...
       * Atatürk heykellerinin parçalanmasını protesto ettin mi?  Hayır!...
       * Bu ülkenin parsel parsel özelleştirme adı altında satılmasını protesto ettin mi? Hayır!... (….)
       * 23 Nisan gibi, 19 Mayıs gibi milli bayramlarının kaldırılmasını protesto ettin mi? Hayır!...
       * Soma katliamını protesto ettin mi? Hayır!...
       * Doğa katliamlarını protesto ettin mi? Hayır!...
       * Kaçak Sarayı protesto ettin mi? Hayır!... (….)

       Peki neyi protesto ettin?... ( …..)

       !... Beyoğlu Piramid Sanat Galerisi’nde Almanya, Fransa, Japonya ve ABD’den sanatçıların eserlerinin de yer aldığı “Çırılçıplak” başlıklı sergiyi “ahlaki değerlere” aykırı bulup Taksim‘e sokağa çıktın ve “Bizler; Türk Milliyetçileri, Türk İslam Ülkücüleri, Türk Milletinin ahlak değerleri ile ters düşen ve sanat adı altında perdelenmek istenen bu çirkin sergiyi kabul edemeyiz” dedin...

       Demek: (….) “ahlaki değerlere” uygunmuş ki sesin çıkmadı!... Türklüğün sadece “bacak arasına” indirgendiğinin farkında değil misin?...

       DOĞRU SÖZE NE DEMELİ!..

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları