20 YIL ÖNCE İKTİDARI KAPTIRANLAR AYNI YANLIŞTA ISRAR EDİYORLAR
M. Latif YILDIZ
-Selam, değerli arkadaş, dost ve okuyucularım.
Seçim atmosferine girdiğimizden beri AKP iktidarına karşı özellikle ulusalcı Kemalist, laik cenah var güçleri ile yoğun bir çaba ve çalışma içine girmişler. Kendi açılarından haklılar. İktidarın yönetiminden oldukça rahatsız oldukları için 20 yıllık iktidarı değiştirmek istiyorlar. Amenna.
İstiyorlar istemesine de öylesine çağdaş, demokratik, laik, (gerçek anlamda) barış, özgürlük görüntüsü verme gayreti içine girmeye gerek bile duymadan yapıyorlar. Duymuyorlar çünkü sanıyorlar ki Erdoğan ve AKP’nin yaptıkları yanlışlar yüzünden iktidar çantada keklik.
Gerçek hiçte öyle değil. Neden mi? Geçmişte yaptıklarını unutmuşa, sureti haktan kesilmişe benziyorlar.
Nasıl mı? Üniversite kapılarında türbanlı öğrencileri türbanlarından tutup kapı dışarı edenler onlar değilmiş gibi.
Ve de Üniversite kampüs, koridor, bahçelerinde ikna çadır ve odalarını kuranlar da sanki onlar değilmiş gibi.
Canlarım bu yazıların sahibi yani beni bir çoğunuz tanıyor. Hayat boyu kişinin kıyafeti, örtüsü ne olursa olsun sorun etmedim, etmem. Baş örtüsü, türban, çarşaf, fistan, palto; açık, mini etekli, şort, crop top gibi çağdaş görüntü dedikleri ya da transparan (kelimenin Türkçe karşılığı, ‘Şeffaf’ olsa da gerçekte kıyafetlerin iç kısmı, diğer bir ifade ile vücut hatlarını tamamen ortaya çıkartan giysi.) örtünmeyi kişinin tercihidir diye eleştiri konusu yapmadım, garipsemedim.
Şimdi diyeceksiniz ki yazdıklarınız ile “İktidarı kaptırma, yanlışlık!” ile ne ilişkisi var?
Var arkadaşlar. İlişki şu ki huylu huyundan, alışkanlık ve bakış açısından yani kin derecesinde varan karşı duruşundan vaz geçmiyorlar.
CHP’ye gönül veren insanları tanırım. Kahır çoğunluğu mütedeyyin sosyal demokrat ve de inanç çizgileri belli oldukları Ekmeleddin, Yavaş ve İmamoğlu adaylıkları yeterli kanıt değil mi?
Liderleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da seçmeni gibi her görüş, kimlik, inanç ve düşüncede olan tüm insanları kucaklayan bir kişilik olduğu belli.
Amma ve lakin partinin içine çöreklenmiş hastalıklı ur var ki ıslah olmuşa benzemiyor. Kim mi onlar? kendilerini “Ulusalcı, laik, Kemalist” olarak ifade edenler.
Öyle ki bu kesim 20 yıllık siyasi, ekonomik olumsuzluklardan ders çıkartmaları gerekirken; iflah olmaz bir görüntü sergiliyorlar.
Gazetelerinde, TV ekranlarında, radyo program ve oturumlarda inanç, kimlik ve kıyafetlere bakış açılarını, ortaya koyuyorlar. 20 yıllık iktidarın yanlışları bile akıllarını başlarına getirmemiş. Hala aynı tas aynı hamamlar.
Nasıl mı? Sayısız günlük, haftalık, aylık örnekler verebilirim. İnternet ortamında onlarca muhalifim diyen gazetelerin sütunlarında kalem oynatan yazarlar ya da haber yapan muhabirlerin haberlerini okuyup görebilirsiniz. Sanki geçmişte yaptıkları hatalar yüzünden ( yukarıda yazdım) AKP+MHP iktidarını bu ülkenin başına bela etmemişler gibi çizgilerinden milim taviz vermiyorlar.
Seçim arifesine girilen süreçte iktidarın elini güçlendirmek gibi bir niyetim olmadığını belirtmek isterim. Her zaman şahsıma ait şeffaf görüşlerimi, düşüncelerimi bu sütunlarda dile getirdim, getirmeye de devam edeceğim. Neden mi? Söz konusu cenahın bana göre yaptıkları yanlışlarını söylemek; akıllarını başlarına getirmelerine bir katkım olur düşüncesi ile yapıyorum. Anlayana.
Bu kadar sözü ne için mi ettim? Kendisini 6’lı masa içinde gören sözünü ettiklerimin örtünme yani kılık kıyafet üzerinde çok rahatsız edici davranışları var. Yazımı daha fazla uzatmamak için bir örnek vereceğim.
Çok yakından tanıdığım, düşünce, fikir, çağdaşlık, ilim, bilim, insanlık, özgürlük, adalet, eşitlik adına ne kadar erdemli özellikler varsa üzerinde taşıyan dünya tatlısı türbanlı bir kadın arkadaşımın başına geleni paylaşacağım.
Değerli dostum dedi ki:
“Alışveriş için evin yakınındaki markete gittim. İhtiyacım olanları market sepetine koymak için daracık reyonlar arasında arabayla dolaşıyordum. Alışverişimi bitirmiş dar reyon aralarından kasaya ilerlemek istediğimde mini etek, crop top kıyafetli bir bayan ile göz göze geldik. Beni fark ettiğinde duyacağım ses tonu ile kıyafetim için söylenmeye başladı. Sonra birden dar reyonda market arabam geçemesin diye eğilip raflara bakıyormuş gibi yaptı. Sesimi çıkarmayıp bekledim. Bu kasti bekletmeden tatmin olmamış olacak ki yolu ortalayıp mini eteği altında kilotu görünecek şekilde eğilerek spor ayakkabısını bağcığı ile oynadı. Yani geçebilmem için benim ondan yol istemem gerekiyordu. Mecbur kaldım ve “biz geçelim” der demez karşılığı ‘Geçelim yok. Geçebilir miyiz efendim diyeceksin’ dedi. Göz göze geldiğimizden bu çıkışı yapana kadar yol kesmeyi hangi niyetle yaptığını o an anladım. Karşılık vermeyince ters ters bakıp, söylenip gitti. Türbanlı kıyafetimden hoşlanmadığını açık seçik belli eden kadına içimden kızmak yerine acıma duygusu geldi. Kendi kendime tebessüm ederek kasaya doğru gittim.”
Şimdi o ve onun gibi düşünen; baş örtüsü ya da kıyafet fobisi hastalığına yakalanan ruhi dengeleri bozuk bu türler acaba şu benim bir çırpıda aklımdan geçirdiklerimi onlar da geçiriyorlar mı?
Mesela o tesettür veya türban denilen giysi içinde gördüğünüz kadınlar İran gibi yasa baskısı altında (şimdilik) olmasalar bile; kaçının anne, baba, koca, erkek kardeşi, akraba, mahalleli, çevre, işverenin baskı ve zorlaması ya da kendi hür iradesi ve inancı nedeni ile örtündüklerini biliyor musunuz? Hayır bilmiyorsunuz. İşte o yüzden bireye, vatandaşa, halka, özellikle kadınlara güven vermediğiniz için AKP bütün anketlerde hala yüzde 30 bandında. Ne demek istediğimi anlatabildim mi? Ey radikal laikler. Başta mütedeyyin dindar ve olumlu Kürd seçmeni tedirgin edip duruyorsunuz. Bir çoğu düşünüyor ve diyorlar ki; “Ya gelen gideni aratırsa; ya bu günkü iktidardan daha kötü bir tavır alırlar ise” endişesini yaşıyorlar. Bunu bilin diye konuyu işledim.
Sağlıkla kalın.