Duyarsız topluma katkı sunacak takatım kalmadı
M. Latif YILDIZ
-Sevgili takipçilerim, dost, akraba ve arkadaşlarım. Sosyal medyanın en etkin ve güçlü olduğu 30 yılı geride bıraktık. 33 yıl önce bilgisayar teknoloji sistemi ile 1988 yılında tanıştım. (1988’de ilk Macintosh klasik bilgisayara 6 bin dolar vererek satın almıştım. Yine 1996 yılında Sony Erikson cep telefonu ile tanışan şanslı insanlardan biriydim. Erikson ve Motorola cep telefonların o gün için fiyatları bin ile 3 bin 900 Dolar “yanlış okumadınız o yıl dolar kuru 4 sıfıra göre 81.000 TL idi.” arasında değişiyordu.)
Özet olarak diyeceğim o ki teknoloji ile öyle veya böyle buluşan bu ülkenin insanlarının çok duyarsız olduğunu ifade etmek için bu yazıyı yazdım.
70 Yıllık ömrüm ve deneyimlerim sonucu gelişen teknoloji ve iletişime rağmen ülkede olup bitenlere sadece muktedir olan siyasiler, idarecilerin değil; toplumun çok çok büyük çoğunluğunun bile olup bitenler karşısında ilgisiz, duyarsız kaldığını; empati kurmadığını; “görmedim, duymadım, bilmiyorum, (konuşmuyorum)” 3 maymun taklidi yaptıklarına şahit oldum. Öyle ki “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” tavrını sergilemiş olduklarını görmek ben ve benim gibi bir çok insanı fazlası ile üzmüş/üzmektedir.
52 Yıl çeşitli gazete ve TV’lerde haberler yaptım, makaleler yazdım. 30 yıl ilk, orta, lise ve İletişim Fakültesinde on binlerce öğrenciye dersler verdim. Bu süreçte başta siyasiler, yöneten ve de idare edilenler bireysel çıkarlarını öne çıkartarak toplumun tamamı için bir ve beraberlik kurup çıkış yolu aramadılar. Aramak bir yana son 25-30 yıldır arı kovanına çomak soktuları için bu günlere geldik.
Sayısız sorun, problem, meselemiz var. Ama herkesin değer vermesi gereken konuya hassasiyet gösterilmedi. Bütün çabalarıma rağmen yazılı, görsel ve sosyal medyada beni takip edenlerin pıstığı, korktuğu, çekindiğini görünce 52 yıl 5 ayrı mesleğime nasıl kendi rızam ile son verip kendi kendimi emekli ettiysem sosyal uğraşıma da kendi rızam ile kendimi emekli etmenin zamanı geldi kararına vardım. Sizleri takip edeceğim; ama eskisi gibi siyasi, sosyal, toplumsal yazılar yazmayacak; paylaşımlar yapmayacağım. (kendimi frenleye bilirsem!) Neden diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Sebebi şu ki ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik ve toplumsal sorunlarına bu teknolojik yüz yılında o kadar ilgisiz, duyarsız ya da çekingen, korkak, pısırık davranıyorsunuz ki artık bedenimde beliren bunca farklı hastalık, sendromlar ve en önemlisi kalbim kaldıramıyor.
Ne gibi deseniz bir tek konudan bir kaç örnek vererek meramımı dile getirip yazıma ve sizlere veda edeceğim.
ÖRNEĞİN ADALET
Evet, birlikte yaşadığımız bu cennet gibi ülkeyi cehenneme çeviren uygulama ve icraatlere yani adaletsizliğe karşı olan duyarsızlığımız bu kararı almama yetti.
Bakınız, anneler evlatları için 900 küsür hafta adalet arıyor. Ses yok. Çevre, ekoloji, tabiat için insanlar 100-200 gün, yıl, ay, hafta nöbet tutuyor. Ses yok. Urfa’da öldürülen eş ve 2 oğlu için Adalet Sarayı önünde 200 gün bir anne adalet arıyor. Yine ses yok. Bu memleketin bir çok bölge, şehir, köy meydanlarında onlarca insan katlediliyor. Ses yok. Üniversite kampüsünde tam kadro yöneticiler, öğretim görevlileri, öğrenci ve velileri keyfi atamaya karşı çıkıyorlar. Ses yok.
Yazın sıcağında güneşin altında; iki baharın yağmurları, kışın karında nöbetler, tepkiler, çağrılar sürüyor yine toplumsal ses ve destek yok. Bazı duyarlı insanlar etkinlik ve tepki ile sosyallaşmış, dost olmuş, tanışmışlar. Birlikte yıllar gecelemişler ve fakat bir avucun kararlı duruşuna toplumun kahır ekseriyetinden ses yok. Güvenlik güçlerin onları tartaklıyor, dövüyor, sürüklüyor, göz altına akıyor; vatandaş TV’lerin buzlu cam ekranlarında seyretmek ile yetiniyor.
Yedikleri dayağa, göz altı ve tutuklamalara rağmen onurlu ve kararlı duruş ve taleplerine toplum seyirci kaldı/ kalıyor. Duyarlı olmak, empati kurmak bir yana; sosyal paylaşım yapmaktan bile ödleri kopuyor. İşte bu yüzden “artık ne haliniz varsa görün” demek zorunda kaldığım için üzgünüm.
SÖZÜN ÖZÜ ADALETİN BİTTİĞİ YERDE VE BU ADALETSİZLİĞE SESSİZ KALAN BİR TOPLUM VAR OLDUĞU İÇİN BENDEN BURAYA KADAR.
Eylül 1968 yılında gazeteci mesleğine merhaba demiştim. 52 yıl sonra yine bir Eylül günü kendi adıma buraya kadar diyorum.
Herkese saygı ve sevgilerim ile.