NİSAN’DA BABAYI ve DOSTU ANMAK
NİSAN’DA BABAYI ve DOSTU ANMAK
M. Latif YILDIZ
-Rahmetli babam beni nüfusa geç yazmış. Bizim coğrafyada nüfusa geç yazılma garip karşılanan bir şey değil. Ancak benim geç yazılma gerekçem farklı. Rahmetli dedemin yedi kızdan sonra babam ikinci eşinden dünyaya gelmiş evin tek erkeğiydi. Dedemin vefat eden ilk eşinden bir oğlu vardı. Rahmetli” Hiseyne Mele” lakabıyla anılırdı. Harika bir insandı.
Dedem, geçmişe doğru 7-8 nesil okumuş, âlim aileden geliyor. Adı Seyda’ye Melle Sait. Aydın bir kişilik olduğu için oğlunu gününde nüfusa kaydediyor. Adamcağız ne bilsin oğlunun askerlik yaşı geldiğinde 2. Dünya savaşı patlak verecek ve de Kocaeli gibi Gercüş’e o günün şartlarında ulaşımın 10-15 gün süren uzak bir şehirde 4 yıl askerlik yapacağını.Ve de 4 yıla yakın izin almayarak yeni evlendirdiği annemden uzak kalacağını. Babam 4 yıl çok güç şartlarda askerlik yapmış. Okumuş olduğu için komutan yardımcılığına atanmış.
Konumuz babamın askerliği olmadığı için geçiyorum. Rahmetli babam çok genç yaşta askerlik yapınca oğulları da 4 yıl askerlik yapacaklarından endişe duymuş. Hali ile ağabeyim ve beni nüfusa geç yazmış. 1957 de ağabeyim Abdulgaffar ( ki onu hep Zafer adı ile çağırırdım)İlkokula yazıldı. Ağabeyim babamın ilk oğlu, ben iki numarayım. Ağabeyim okula gidince evde tek başıma kaldım. Ben de okula gideceğim diye tutturdum. Atatürk İlkokul Müdürü rahmetli Siirtli Misbah Alp yaşım nedeni ile okula kayıt edemeyeceğini söylüyor.
Çocuk halim ile anlamam mümkün mü? Başladım günlerce ağlamaya. Bu duruma yüreği dayanmayan babam çare olarak mahkeme kararı ile tashih (düzeltme) yoluna gider ve ben de ağabeyim ile okula başladım. Tam 11 yıl Diyarbakır Öğretmen okulundan 1968 yılında mezun olana kadar ağabeyim ile hep aynı okul, aynı sınıf ve aynı sırayı paylaştım. Babam ile ilk sıcak bağımız okula yazılarak başladığı için beynimin ve yüreğimin bir yerinde hep o var.
1980’de babamın vefatı biz ailesi için özeldi ve de çok acıydı. Ancak güç şartlarda yetişen bazı âlimlerin, aydınların, bilgelerin ölümü kendin özelinden çıkar toplumsal kayba
dönüşür.Babam Seyda’ye Melle Abdülkerim’in 10 Nisan 1980’de Batman’da o günün koşullarında vefatı önemli bir kayıptı. Babam gibi âlimler sadece aile için değil, büyük ve kalabalık olan akrabaya, beldeye, bölgeye kendi zaman dilimi içinde katkıları olan insanlardır.
Babamın vefatı üzerinden 44yıl geçti. Benim için her zaman yokluğu bir yanımın eksikliği bizler ile doyasıya yaşayamaması oldu.Kusura bakmayın abartıyorsun diyenler olabilir. Amma babanın evladın çınarı, meyvesi olmasa da gölgesi olduğunu bilenlerdenim.
Babanın bıraktığı en önemli miras dostları ve yaşadığı çevresidir. Batman sadece doğup büyüdüğüm yer değil, babam ve yedi nesil sülalemin yaşadığı coğrafyadır. O yüzden benim için kıymetli ve anlamlıdır. Zira baba yaşanan hayatın en güzel terbiye veren yegâne öğretmeni, ebedi ve fani hayatın da sebebi ve sonucudur. Bu ilkelerin ışığında her yıl bir ya da iki kez doğduğum ve büyüdüğüm bu kente yani Batman’a gelir, şehre varır varmaz valizimi bıraktıktan sonra babamın mezarını ziyaret ederim.
Bazen dile getiririm; anne, baba, kardeş, akraba sevgisi farklıdır. Hangisinin üstün olduğunu söylemek kişiye göre değişir. Baba sevgisine gelince; babamın bana olan sevgisi gibi benim sevgimde çok farklıydı. O yüzden 44 yıldır her 10 Nisan’da babamı anarım. Bilgi, akıl, ahlak ve insanlık bir donanımdır. Bundan hareketle iyi ki bilgim ve aklım ile yönetmeyi babamdan öğrendim. 1952’de Batman’ın yerleşik düzene geçen ilk ailesi olarak babam biz evlatlarına sevgisi ve ilmiyle çok şeyi öğretti. O, evimiz, ailemiz; akraba eş, dost ve arkadaşları için nasıl bir güven oldu ise, erken vefatı da çok büyük bir kayıp oldu.
Yazımı yazmaya başladığım 8 Nisan günü sevgili arkadaşım, hocam, büyüğüm namı değer rahmetli dostum Kürd tarihçisi ve bilgesi Cemşit Bender’in ( Mehdi Halıcı) vefat yıl dönümüydü. Yazımın çıktığı bu gün (10 Nisan) iliklerime kadar huzur hissettiğim, Sevgiyi, özlemi, heyecanı, gururu ve mutluluğu bana öğreten ilk öğretmenim babamı ve dostum Mehdi ağabeyi vefat yıl dönümlerinde rahmet ile anıyor, mekânları cennet olsun diyorum.