KÜRDÜN MİSAFİR SEVERLİĞİ ÜZERİNE
KÜRDÜN MİSAFİR SEVERLİĞİ ÜZERİNE

M. Latif YILDIZ
-11 Ağustos 2025 Kocaeli gazetesi sahibi ve yazarı arkadaşım Tanzer Ünal Şırnak’a giden doktor kızın babasına atfen “ileri gelen” olarak “Geliş” ailesini öne çıkardıktan sonra ( Ki Geliş ailesi 4 dönemdir Şırnak Sanayi ve Ticaret Odası Başkanlığı yapıyor) Ailenin “Şırnak’a bazı ön yargı ve endişelerle gittik.” Sözünü CİMER üzerinden yayınlanan mektubunda dile getirmiş. Tanzer de köşesine almış. Ve “Hep ‘şikâyet’ yazıları CİMER’e gönderilir ‘teşekkür’ yazısı, ‘memnuniyet’ yazısı pek gitmez.” İfadesi ile mektubu ve kendi yorumunu eklemiş.
Whatsap’tan bana özel gönderdiği yazıyı okuyunca söz konusu arkadaşıma mesaj yazmak yerine aşağıdaki yazıyı yazdım.
DEDİM Kİ:
Sevgili dostum yalınız Şırnak ve doktor değil kim bölgede hangi il, ilçe, belde veya köye giderse gitsin. ileri ya da sıradan aile olsun ve yabancı ister kısa ister uzun süreli kalsın. Bölge halkının geninde her millette olmayan özellikler ile karşılarlar. CİMER mektubunu da ilginç bulmuş olmalısın ki köşene almışsın.
Geçmiş yıllarda konu ile ilgili Günaydın, Sabah ve mahalli gazetelerde bir kaç sefer haber ve bana ayrılan sayfada (Anadolu sayfam vardı o zamanlar 48 ilde yayınlanırdı) haber, makale olarak dile getirmiştim.
Kürdün misafir sevgisi ile ilgili söylenen ata sözü gibi değim vardır. Derler ki:
“Kürd illerine batıdan tayini çıkan devlet memurları korku, endişe ve tedirginlik içinde ağlayarak giderler. Aynı kişiler ayrılırken ağlayarak dönerler.” Hatta bir bölümü gönüllü kalır. ( Makalende polisin dile getirdiği “ keşke sürekli Şırnakta görev yapsam” dediği gibi)
NEDEN Mİ?
Geçmişte söz konusu gazetelerde haber ve makalelerimden bazı alıntıları alayım:
Bin yıllar Kürtlerin yabancıya veya misafire karşı gösterdiği cana yakın özellikleri bir tarihsel gelenek olmak ile birlikte kültürel değerlerinden kaynaklanmakta. Ne yazık ki günümüz insanı bilmiyor. Yukarıda dile getirdim. “ Kürd illerine zorunlu giden ağlayarak gider, ağlayarak döner.”
Ağlayarak gitmesi son yüz yılda yanlış algıdan kaynaklı olduğu bir gerçektir. Neden ağlayarak gittiğini değil de neden ağlayarak döndüğü ya da dönmeyip neden kaldıklarının öne çıkan yönlerini izah etmeye çalışacağım.
İŞTE NEDENLER:
En önemlisi Kürdler
Misafirperverlik (Kürdçe söylemi Mehvanperveri);
# Misafire evin en iyi odasını ve en rahat yerini verir. Sıcak karşılar yoldan gelene mutlaka hal hatır sorar, elini sıkar, gülümseyerek karşılar. Tanımadığı kişiye bile “hoş geldin” demek bir gelenek hatta vaz geçilmez örfidir.
CÖMERTLİK:
# Maddi durumuna bakmaksızın ikramda bulunmak. Hatta var ise yabancıya yol parası, yiyecek veya konaklama imkânı sağlamak ister.
# Ayrıca koruma ve Güvenlik Sağlamak öncelikli olmazsa olmazlarıdır. Nedeni
Şehrine, kasaba veya köydeki evine gelen yabancının “emanet” sayılması, son derece farklı görüş, düşünce sahibi olsa bile zarar gelmemesi için özel çaba harcanması onun için kutsal, öncelikli bir görevidir.
REHBERLİK:
# Kürd misafir veya yabancıya yolunu tarif etmekle kalmaz, çoğu zaman bizzat eşlik ederler. Dönerken saatlerce yürüse bile bu onun için içtenlikle yerine getireceği zorunlu bir sorumluluktur. Bunu
Samimiyet ve içten yapar.
SOHBET:
# Yabancı ile çok kısa sürede kaynaşır ve içten gelen samimi bir sohbet ortamı yaratmak Kürdlerin orak özellikleridir. Gerekçesi misafir ya da yabancı kendini yalnız hissetmesin. SAYGI:
# Yaşına, kültürüne ve inancına bakmadan kadın olsun, erkek olsun saygılılı bir dille hitap ederler.
PAYLAŞMAK:
# Elde ne varsa, az da olsa paylaşmak; “aza” bereketli bakış açısı ve de anlayışı kültüründe vardır.
İKRAM:
# Çay, kahve, tatlı veya yemek ikram ederek misafirini ağırlar. Sofradaki en iyi yemeleri sunmak, ailesine yedirmediği, sakladığı yemekleri misafire ikram eder.
Uzun Yol Misafirini Ağırlama:
# Yolda kalmış veya uzak yerden gelmiş kişiyi ısrarla evde misafir etmek en haz aldığı, çok da sevdiği alışkanlıktır.
VE KÜRD KADINI:
Kürt kültüründe, bir çok topluluklarda pek olmayan bam başka özelliği daha vardır.
O da KADIN.
Kürd kadını erkek evde olmasa bile misafir ağırlama sorumluluğu kadın tarafından da aynı sıcaklıkla yerine getirilir. Bu, hem misafirperverlik anlayışından hem de toplumsal güven ilkelerinden ve Kürd geleneklerinden kaynaklanan on bin yıllık bir ilkedir.
Genelde kadın evde yalnız ise şu şekilde davranır:
KARŞILAMA:
Misafir kapıda güler yüzle karşılanır, “Xêr hatî” (Hoş geldin) denir. Tanımadığı biri olsa bile, “yolcunun misafiri Allah’tandır” anlayışıyla kapıdan çevrilmez.
DÜZEN ve OTURMA
Misafir, evin en temiz ve rahat yerine buyur eder. Evin erkekleri yoksa bile misafire saygı gösterir, ama mahremiyetini korur (kadın mümkünse oturma düzenini buna göre ayarlar).
İKRAM:
Hemen çay, kahve ya da soğuk içecek ikram eder. Elde varsa yemek, meyve, tatlı gibi şeyler sunulur.
Hatta İkram “bir şeyler yensin” zorlamasıyla değil de “mutlaka tatması” için ısrarla yapılır.
SOHBET:
Misafire nereden geldiği, yolculuğun nasıl geçtiği hal ve hatırını sorar.
Konuşma samimi ama saygılıdır, özellikle yabancı erkekse fazla fiziksel yakınlık kurulmaz.
YARDİM:
Yolda kalan, hasta ya da ihtiyacı olan birine gereken yardım için köy veya mahalleden diğer komşulara haber verilir.
UĞURLAMA:
Misafir evden çıkarken kapıya kadar uğurlanır. “Yolun açık olsun” veya Kürtçe “Riya te vekirî be” gibi iyi dilekle yolcu eder.
İlginç bir gelenek olarak yüz yıllardır, Kürt kadınlarının misafirperverliği özellikle “Mehvan ê xwedê ye” (Misafir Allah’ın misafiridir) sözüyle açıklanır; bu yüzden erkek evde olmasa bile misafir boş çevrilmez.
SON SÖZÜM:
“Kürd’ün sofrası küçüktür belki, ama gönlü sınır tanımaz.”
VE: Kürdçe:
“Mehvan be xwedî nayê, her çiqas mal vala jî be.”
Türkçesi: “Misafir sahipsiz kalmaz, ev ne kadar boş olsa da.”