ANIMSAMALAR
ANIMSAMALAR

Yusra AYDIN
-Zaman, sessiz adımlarla ömrümüzün içinden akıp gidiyor.
Ne ses çıkarıyor, ne bizi uyandırıyor…
Ama bir an durup hatırlamak istediğimizde, hem ruhu hem zihni derin bir düşüncenin içine çekmeyi çok iyi biliyor.
Güneşin her sabah yeniden doğuşu, attığımız sıradan görünen adımlar, ağaçların dökülüp yeniden yeşermesi…
Hepsi aslında bize hayatın kendi ritmini, ruhun da bu ritimle nasıl olgunlaştığını anlatıyor.
İnsan bazen bir yaprağın düşüşünde, bazen rüzgârın sesiyle kendini buluyor; çünkü tabiat, yaradılışın en yalın öğretmeni.
Tabiattan ders çıkarabilmek, her şeyin ardında bir hikmet arayabilmek; işte tefekkür dediğimiz o ince lezzet burada saklı.
Ve insan, kendi yazdığı kelamların bile Yaratan’ın bir lütfu olduğunu fark ettiğinde, aslında ne kadar büyük bir misafirhane içinde yaşadığını yeniden hatırlıyor.
Ama itiraf etmek gerekir ki, her gün önümüzden geçen onca nimete rağmen biz çoğu zaman o yolun kendisinde kaybolmayı tercih ediyoruz.
Yoğunlaşan şehirler, hızlanan adımlar, artan sorumluluklar…
Dünyaya dalmayı bir başarı, ruhu susturmayı bir mecburiyet sanıyoruz.
Hedefe yetişme telaşında, ruhumuzu arkamızda bıraktığımızı çoğu zaman fark etmiyoruz.
Fark ettiğimizde ise çok geç oluyor; çünkü ruh, geç kalanları kolay affetmiyor.
Bir durağa yetişirken, bir başka duraktan eksik kalıyoruz.
Oysa insanın kendi duyularını fark etmesi bile büyük bir nimet.
Basit gibi duran bu farkındalık, aslında hayatın derinliğine açılan sessiz bir kapıdır.
Ne kadar fark edersek, o kadar hatırlarız:
Hakikat saklanmaz, yalnızca gözünü açanı bekler.
Ve ömür…
Hep varmış, hep var olacakmış gibi yaşadığımız o aldanış…
Oysa bizi bekleyen son, her sonlu gibi kesin ve sessizdir.
Bitecek, geçecek ve ardımızda yalnızca bıraktıklarımız kalacak.
Geçici olana bu kadar kalıcı emek harcamak bazen insanı acıtır; ama hiçbir şey sunamadan göçüp gitme ihtimali daha da fazla acıtır.
Günün Notu;
Belki de anımsamamız gereken en mühim şey şudur:
Hayat bize verilmiş kısa bir misafirlik.
Ruhu unutmadan, kalbi yarım bırakmadan, hakikati ıskalamadan yaşamak…
İşte asıl yolculuk budur.
Rahmana şükürler olsun.