DÜNYA VE BEKLEYİŞ
DÜNYA VE BEKLEYİŞ
Yusra AYDIN
-Yanlış eylemlerin, haksız davaların, zulümlerin, kalabalık sessizliklerin, bilinçli duyarsızlaşmaların üst üste geldiği bir döneme şahitlik ediyoruz. Birer birer artan bu elem verici hakikatler, ne acı ki hiçbir taraftan tam anlamıyla faydalı 'bir' edemiyor .
Gün geçtikçe daha da artıp normalleşiyor.
Dünyanın , çoğu zaman kendi benliğimize münhasır olduğunu düşünüp at gözlüğü misali bir bakış açısıyla döngüye kapılıyoruz. Bize ait hissettiğimiz dünyamızda yalnızca bireysel plan ve programla bir şekilde hayata tutunmaya çalışıp mücadele verdiğimizi sanıyoruz.
Yaşamak için yaşam sürülen bu döngüde benliğimizi geçen zamanlarla yitirip hayata odaklandığımızı düşünüyoruz.
Aç, evsiz , ailesiz, uzuvsuz kalan onca insana rağmen!
Bize ait hissettiren şu koca dünyanın bunca sıfatı barındıran insanlara yuva olamadığını dert edinmekten çekiniyoruz bazen.
Neden?
Bunu sorgulamak bile ağır gelirken çoğu vicdanlara , bir mesele haline getirebilmek külfettir bir noktada.
Merhamet edip, empati yapabilmek külfet değil gerekli bir hakikat olmalı ruhlarda.
Bir yerlerde mahsur kalan onca nefes savunmasız hâlde bekliyor. Beklemek eylemi herkeste farklı bir manaya yelpaze açıyor.
Sahi beklemek neydi, nasıl olmalıydı? Biz layığıyla bekleyenlerden miyiz ve beklediğimiz gerçek ne?
İçimizi huzursuz eden bir şeyler var. İçimizi acıtan, mutlu olduğumuz vakitlerde ise içimize oturan bir sızı; kayıp giden, çaresiz bakan çocukların içindeki o hüznü yansıyor ruhumuza.
O hüzün umutla bakacağı ân bizimde içimiz huzurla dolacak.
Bekleyişlerimizin bu yönde olması lazım.
Dünyanın yalnızca benim, senin değil hepimizin dünyası olduğunu unutmadan herkese eşit bir özgürlük tanınması lazım. Evrensel olan gerçeklerin yalnızca kağıt üzerinde değil eylemlere geçmesi lazım. Bunun için de herkesin elinden geldiğince sınırlarını bilip güç ve bilinçli irade doğrultusunda ilerleyip hakkı ve doğru olanı haykırması lazım. Unutmadan, unutturmadan...
Günün notu;
Yapılan onca kötülüğe karşılık cevapsız kalmayıp meydanlarda, evlerin camlarında, mekanlarda, kelimelerin özgürlüğünde haykıran bir direniştir Filistin, Gazze, Aksa...
Sessiz çığlıkların gölgesinde durmadan, susmadan ilerleyiştir.
Mana alemine bir derstir.
Nefsimize, dünyaya aldanmaktan sana sığınırız Rabbim.
Merhametinle donat mazlum beden ve yürekleri.