SALAVAT TEMBELLERİNE İTHAF OLUNUR
SALAVAT TEMBELLERİNE İTHAF OLUNUR
AZİZ ARSLAN
-
Cimrilik mal sevgisinden meydana gelir. İnsan, genelde cimridir. Tamah, mal ise, harcanması gereken yerde harcamaktan kaçınmaktır ve tükenir korkusuyla malını harcamayan kimseye cimri denir. Manevi cihetiyle cimrinin en fenası ise, Efendimiz Aleyhisselâm’ın adı anıldığı halde ona salâtü selâm getirmeyen bir kimseye “büsbütün cimri” diye nitelendirilmiştir.
Kur'an-ı kerim mealen şöyle buyuruyor:
"Şüphesiz Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler! Siz de O’na tam bir teslimiyetle salat ve selam edin!.."
(Ahzab Suresi Ayet - 56)
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sav) alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Alemler onun hürmetine yaratılmıştır. Bu ifadelerle, Cenâb-ı Hakk’ın “Allah ve melekleri Peygamber’e çok salavât getirirken ve sizde çokça salât ve selâm getirin emrine karşı, Efendimizin ismi anıldığı zaman bu emre uymayanlar görevini yerine getirmemiş olup, boynunlarına borç almış olur ve böylece Rabbi’nin emri karşısında cimri durumuna düşmüş olurlar. Ayrıca bu gibi kimseler sadece Rabbi’ne değil kendisine karşı da cimrilik yaparak kazanacağı mânevi ecre önem vermediği gibi elde edeceği büyük bir sevaptan da mahrum kalırlar.
Çokça salavat getirmenin fazileti hakkında Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salavât getirendir.” (Tirmizi)
En büyük cömertlik, Efendimiz (sav)’nin adı anıldığında salavat getiren kişidir. Müslümanlar için salavat ihmal edilmeyecek bir görev, unutulmaz bir vefa borcudur. Müslümanların üzerine salavatın ömründe bir keresi farz,
sonrakileri vacip, tekrarlarda ise sünnet olduğu ve salavatın terki ise şefaatten mahrumiyete sebeptir, diye ifade edilmiştir. Efendimiz (sav)'nin ismi anıldığında değişik lafız ve manalarla gelen salavât çeşitleri içerisinde, kültürümüzde en yaygın olanları:
“aleyhi’s-selâm” veya “aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm” veya “sallallâhu aleyhi ve sellem” veya "Allahüme salli âla seyyidina Muhammedin ve âla ali seyyidina Muhammed." şeklindeki cümleleridir.
Muhteşem bir saygı örneği...
Sultan Mahmud Gaznevi, Muhammed adındaki hizmetçisine her defasında çok sevdiği Muhammed adıyla hitap ettiği halde bir defasın da babasının ismiyle hitap eder. Buna üzülen hizmetçi, neden çok sevdiği güzel ismiyle değil de babamın ismiyle çağırdığını sorunca Sultan da şu cevabı verir:
"Ben her defa abdestli bulunuyor, o yüce ismi abdestle söylüyordum. Bu defa abdestim yok! O mübarek ismi abdestsiz ağzıma almaktan utandım!.."
Hz.Ali (ra)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cimri, yanında adım anıldığı halde bana salâtü selâm getirmeyen kimsedir.”
(Tirmizi, Müsned)
Peygamber Efendimizin (sav)'nin mübarek ismini duyduğu halde gönlü ve dili kıpırdamayan salavat tembellerine ithaf olunur.
"Allahüme salli âla seyyidina Muhammedin ve âla ali seyyidina Muhammed."
Selam ve Muhabbetle.
