08 Ağustos 2023 - Salı

PEYGAMBER EFENDİMİZİ AĞLATAN HADİSE

PEYGAMBER EFENDİMİZİ AĞLATAN HADİSE

Yazar - AZİZ ARSLAN
Okuma Süresi: 5 dk.
AZİZ ARSLAN

AZİZ ARSLAN

-
Google News

Peygamber Efendimiz (sav)'yi ağlatan hadisesine geçmeden önce.. 

Çok önemsediğim ve insana özgü bir davranış olan giyinme ve örtünme şeklinde iki temel gaye, iffet ve haya kavramları konusunda yaşadığımız bu asırda, Kur’an ve hadisler ışığında temel prensiplerle önce kendinizi düzeltin. Kendisini ıslah etmeyen başkasını hiç ıslah edemez düşüncesiyle, İslam’da 
örtünme ölçüsünde sağlam bir temel kuramamış kız çocuklarının ileride nasıl bir çizgide olacakları meçhul bir fikir oluşmaktadır.

Bu nedenle; ebeveynler, kız çocuklarının bakış açısıyla giyim ve kuşam konusunda hiç birşey olmamış gibi davranamazlar.
Çünkü en dehşetli fitnelerden biri islama uygun olmayan vücut hatlarını beli edecek giyim tarzı istisnai olarak, kız çocuklarını daha çok etkilediği ve maruz bıraktığı görülmektedir.

Sol görüşlü ve islami yaşam tarzı olmayan sinama sanatçısı ve oyuncu Nurseli İDİZ'in şikayet ettiği ifadelerine bir bakalım neler söylüyor:
"Türkiye muhafazakârlaşıyor deniyor ama yok öyle bir şey. Her dakika çıplak çıplak kadın görmekten bana fenalık geldi.
Sadece sosyal medyada değil, sokakta'da öyle. Artık donla, sütyenle dolaşıyorlar.
Görünce hayretler içinde kalıyorum." 

Bu sanatçının çok manidar açıklaması müslüman ailelerinin durumunu özetliyor adeta. Bu nedenle anne ve babalar için dünya hayatının süsü, meyvesi olan 
çocuğa verilmesi gereken en önemli eğitim, iman eğitimidir.

Hz. Ömer (ra), Bir çocuğun en büyük düşmanı, kendisine Allah'ı anlatmayan, O'nu tanıtmayan, sürekli bu dünyada yaşayacakmış gibi yetiştiren anne ve babasıdır!” demiş. Bu açıdan anne'nin imanı, takvası, hayâsı, iffeti ve sevgisi eline, ayağına, gözüne, kaşına, oturmasına, kalkmasına, konuşmasına bütün hal ve hareketlerine olan iman nurunu, inanç ve ahlaki yönden çocuğuna aktarmalıdır.

Bu ifade ve düşüncelerden sonra
Peygamber Efendimiz (sav) ağlatan hadiseye birlikte bir göz atalım:

Cahiliye devrinde içinden bir türlü atamadığı derdi, ızdırabı yüreği acı dolu bir adam, Peygamber (sav)'in huzuruna vardı ve anlatmaya başladı: 

“Ey Allah’ın Rasûlü, biz cahiliye devrinde yaşamış insanlarız. Putlara tapar, çocuklarımızı öldürürdük.

Benim çok sevdiğim bir kızım vardı. ne zaman ona seslensem sevinçle yanıma koşardı.

Bir gün onu dışarı çıkardım. Çok uzak olmayan bir kuyunun yanına götürdüm ve onu kuyuya attım. Kızımın son çığlıkları hala kulağımdadır. ‘'Babacığım beni buradan kurtar, kurtar beni!’ diye yalvarıyordu.”

Allah’ın sevgili resûlü ağlamaya başladı.

Mübarek gözlerinden yaşlar damlarken, yanındaki Sahabilerin yüreği parçalandı. 

Ama bu adam gelmiş, Peygamberin gönlüne acı, yüzüne hüzün bırakmıştı. 

Sahabeler, acı hatırasını anlatan adama kızmaya, bağırıp çağırmaya başladılar.

Fakat Sevgili Efendimiz (sav), Sahabe arkadaşlarına müdahale etti.. 

Adamı rahat bırakın. O kendisini üzen bir şeyi anlatıyor” dedi ve yürekleri parçalayan hadiseyi bir daha anlatmasını istedi.

Adam yeniden anlatırken, Allah Rasûlü yine ağlıyor, gözyaşları mübarek sakalını ıslatıyordu.

Efendimiz (sav)'in yaşadığı bu hadiseye bakıldığında cahiliye döneminde, diri diri kız çocuklarını toprağa gömen babalar ile bu günümüzde hayâsızlığı toplumda yayan, süslenip dışarı çıkan, hoş görünmek için renkli şeffaf dar ince kıyafetler giyip dikkat çekerek, vücut hatlarını ifşa eden İslama ve dini literatüre uygun olmayan elbiseler giyen kız çocuklarına göz yuman anne ve babalar cahiliye dönemindeki gibi kız çocuklarını diri diri gömen insanlar arasındaki herhangi bir farkın olmadığını siz okuyucularımın takdirine sunuyorum.

Haya ve edep noktasında ve insanlığa yön veren Efendimiz Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Ahlâksızlık bulunduğu şeyi çirkinleştirir; hayâ ise bulunduğu şeyi süsler.” 
(Tirmizî, Birr, 47)

Bu konuya misal olarak Bediüzzaman Hazretlerinin muhteşem ifadesi:

"Eğer o fâni ve geçici gençliğini iffetle hayrata -istikamet dairesinde- sarf etse onunla ebedî, bâki bir gençliği kazanacağını bütün semavî fermanlar müjde veriyorlar." 

Tüm bu açıklamalardan şöyle bir sonuç çıkarmak doğru olur: İslâm’da din eğitimi hem bilinçli olmayı hem de büyük çaba göstermeyi gerektirir. Bu yolda en büyük sorumluluk da herkesten önce anne babaya düşer.

Peygaber Efendimiz (sav) hadis-i şeriflerinde şöyle buyurdular:

''Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. 

"Evlat kokusu, Cennet kokusudur.”

Bir ebeveynin Cennet kokusu çocuklarına verebileceği en iyi miras, İslam fitratı ve Allah sevgisidir.

Selam ve Muhabbetle.

#
Yorumlar (3)
Abdurrahim KAYA
10.08.2023 12:33
Allah bizi ve çocuklarımızı sırat-ı müstakimden ayırmasın. Güzel ve yerinde bir uyarı makalesi yazmışsınız Sayın Üstadım Azi Ağabey. Gülen yüreğiniz solmasın, Kaleminiz tükenmesin. Selam ve muhabbetle.
08.08.2023 18:18
Allah razı olsun çok güzel ifade etmişsiniz
08.08.2023 18:06
Çok güzel bir kıyaslama, Allah razı olsun. Bugunumuzde anne ve babalar çocuklarına karşı görevlerini yapmıyorlar.. Aziz bey bu makalen için çok tesekur ederim. Allah razı olsun.
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları