26 Eylül 2023 - Salı

HELÂL LOKMA

HELÂL LOKMA

Yazar - AZİZ ARSLAN
Okuma Süresi: 6 dk.
AZİZ ARSLAN

AZİZ ARSLAN

-
Google News

 

Bütün dinler ve ideolojiler, belirli değerler üzerine oturur ve bu değerler bireylerin hayatlarında yer edinmiştir. Allah'ın lütfettiği son din İslam olduğuna göre müslümanlar için, helal ve haramların sınırları ilahi kitabımız Kur'an da ve Peygamber Efendimiz'in (sav), sünneti ile belirtilmiştir. Çok fazla teferruata girmeden helal ve harama bakış açısı, haram kılınan fiil veya nesnenin mahiyeti, delilinin kuvveti ve geçici bir sebebe dayanmaksızın bir şeyin bizzat kendi varlığındaki bir zarar veya çirkinlik (kubh) sebebiyle şer'an doğrudan haram kıldığı fiildir. Haramlığın kaynağı yasaklanan şeyin bizatihi kendisi olduğu için bu tür haramlara “haram li-ayni-hi” adı verilmiştir. Müslümanlar ölçü ve tartıda adaletsizlik yapmaz. Malını satmak için yemin etmez. Karaborsacılık yapmaz, fırsatçılık ve fâhiş fiyatlarla insanları mağdur etmez. Alışverişte fiyatları kızıştırmaz, yükseltmez, iktisat ve itidal, şükür ve kanaat ile rızkını temin eder.

İki şeye dikkat edeceksiniz, ağzınıza giren lokmaya ve ağzınızdan çıkan söze. İslâmiyet, insana helâl kazançla birlikte “helâl lokma”yı da tavsiye eder. Ancak helâl lokma kaygısı, günümüzde neredeyse önemini yitirmiş olup “Üzümünü ye, bağını sorma!..” ifadesi şimdilerde Müslümanlar tarafından da kullanılır hâle gelmiştir. Oysa Müslümanın bağını bilmediği üzümü yemek şöyle dursun, haram lokma korkusuyla şu zamanda bir şeyi ağzına atmadan iki, hatta üç kere düşünmesi gerekir. Bu hususta, Ebu Dücane (ra)’ın şu hâli bize güzel bir örnek olmalı.

Ebu Dücane (ra) sabah namazlarını Rasûlûllah Sallallahü Aleyhi Vesellem'in arkasında kılmayı adet edinmişti.

Ancak namaz biter bitmez süratle camiden çıkar giderdi. Bu davranışı Rasûlullah (sav)'ın dikkatini çekmiş olacak ki bir gün Ebu Dücane'yi durdurdu ve Ey Ebu Dücane! Allah'a ihtiyacın yok mudur? (ki dua etmeden çıkıp gidiyorsun) buyurdu.

Ebu Dücane (ra): Allah'ü Teâlâ’ya olan ihtiyacım o kadar fazladır ki bir an bile Allah'ü Teâlâ’yı unutmuyorum ya Rasûlallah dedi.

Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem:
- O halde niçin namaz bitip Allah'ü Teâlâ’ya dua edinceye kadar bizimle kalmadan çekip gidiyorsun?”

Ebu Dücane (ra)..
- Ya Rasûlallah, benim Yahudi bir komşum var, bahçesindeki hurma ağacının dalları evimin avlusuna sarkmış. Gece rüzgâr esince, hurmaları bahçeme düşmektedir. Küçük çocuklarım aç olarak uyanıp o hurmaları yemeden önce gidip onları topluyor ve sahibi olan Yahudi’ye veriyorum.

- Bir gün sabah namazından sonra eve biraz geç gidince, yeni uyanan bir çocuğumun o hurmalardan birini ağzına koyup çiğnediğini gördüm. Parmağımı ağzına sokup dışarı atmasını sağlayınca çocuk ağlamaya başladı.

- Ben ona, ‘Allah'ü Teâlâ'nın huzuruna Yahudi'nin hurmasını çalan bir hırsız olarak çıkmamdan utanmıyor musun ki hurmasını yiyiyorsun?’ dedim.”

- Dolayısıyla bu durumun bir daha tekrarlanmaması için, namazdan hemen sonra çıkıyorum.

- Duruma vakıf olan Hz. Ebu Bekir (ra), Yahudi’ye giderek hurma ağacını satın aldı. Ebu Dücane (ra) ve çocuklarına hediye etti. O Yahudi, Hz. Ebu Bekir (ra)'in bu ağacını satın almasının sebebini öğrenince bütün ailesini yanına alarak Rasûlullah (sav)'in huzuruna çıktılar ve Ailece Müslüman oldular.

Bu yaşanmış rivayetten kendimize gerçek manada nasıl bir pay çıkarmalıyız. Mana derecesine baktığımızda Hukuk: Ticari ahlak arasında ayrılmaz bir ilişkidir. Bunu gösteren hususlardan biri de haramın derecelerine dair dini hassasiyetlerinin bir göstergesi olarak âdil, nassın uslübu, fiile verilecek cezanın ağırlığı, haram fiilin yol açtığı ferdi ve sosyal tahribat, kişi için bir ölçüdür. Haksız kazanç, bir başkasının malına, meşru olmayan, yollarla el uzatmak veya istemek, kişilere menfaat sağlamak islam dini şiddetle yasaklamıştır. Bu açıdan şartlar dahilinde insan; dünya hayatının her çeşit lezzetini tadıp elde edebilir ancak bunlar helal dairesinde olmalıdır, aksi durumda haram yollardan lezzet alması insanı felakete götürür.

Bediüzzaman Hazretlerinin nezih ifadesi:
"Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur" buyurmuştur.

Mevlânâ Hazretleri, helâl ve haram lokmaların kişinin iç dünyasına tesirini şöyle ifade eder:
“Bu seher benden ilham kesildi. Anladım ki, vücuduma şüpheli birkaç lokma girdi. Bilgi de hikmet de helâl lokmadan doğar. Aşk da merhamet de helâl lokmanın mahsûlüdür. Nûr ve kemâli artıran lokma, helâl kazançtan elde edilen lokmadır. Eğer bir lokmadan gaflet meydana gelirse, bil ki o lokma şüpheli veya haramdır.”

Zehirli bir bal tabiri çok güzel bir örnektir. Günahların tanımı bu örnek üzerinden yapıldığın'da haramı sevdikçe başta tat verir, daha sonra karın ağrısı çektirtir.

Allah! hüzünler ve pişmanlıklar vermesin.
Helal dairesinden ayırmasın.

#
Yorumlar (4)
Muhammed musab arslan
26.09.2023 19:48
Helal dairesi geniştir ve keyfe kafidir
Muhammed musab arslan
26.09.2023 19:48
Helal dairesi geniştir ve keyfe kafidir
26.09.2023 18:31
Maşaallah çok anlamlı ve değerli bir yazı. Allah razı olsun Aziz Arslan
26.09.2023 18:13
Helal rızık imandandır.. ailesine helal rızık temin edene ne mutlu.. güzel bir yazı.. Allah razı olsun
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları