FİLİSTİN/GAZZE HALKI BU ASRIN GÖKTE PARLAYAN YILDIZLARIDIR

Bazen tefekkür ederek keşke derdim; İmanın zirvesinde olduğu o asrı saddet çağında yaşayıp, cennetle müjdelenen o gökte parlayan yıldızları, dünya gözüyle bir görebilseydim düşüncesiyle, birden o düşüncelerim, Filistin/Gazze'li kardeşlerimizin bu asırda, asrı saddet çağını yaşayan gökte parlayan yıldızları olduğunu temaşa ettim çünkü küfür milletine karşı kale gibi sağlam imanları, sabırları, mangal gibi yürekleri, canlarıyla ve malarıyla, tevekkül ve teslimiyetleriyle, ebedi ahiret hayatları için büyük bir mükâfatı nasıl elde ettiklerine gıptayla bakıp görmek mümkün.

Filistinli kardeşlerimizin vakarlı ve takdire şayan vaziyetlerine bir bakın:
 
Anne ve babasını kaybetmiş, Cennet kuşu olan 3 ile 6 yaşındaki kardeşlerini kendi eleriyle kefenleyen filistinli bir genç gülümseyerek "Hasbünallah ve nimel vekil" diyor, Elhamdülillah kardeşlerim şehit oldu diye seviniyor. İnşaallah şehit olma sırası bana da gelecek diyor.

Siyonistlerin bombardımanı altında ölen iki yaşındaki çocuğunu havaya kaldıran bir anne canımı sana verdim. Benden razı mısın Ya Rab? Razıysan Elhamdülillah diyor.

Eşi ve 4 çocuğu enkaz altında parçalanmış cesetlerinin yanı başında bir baba, Allah bize yeter o ne güzel vekildir diyor. 

Küçük bir kız çocuğu: Allah bizi sevdiği için imtihan ediyor ve bizleri yanına çağırıyor demesi.

İşgalci siyonistler müslüman gençlerin ellerini kelepçeleyip, ölüm zindanlarına götürülürken bile ölümün yüzüne tebessüm ederek; Biz O'ndan geldik ve O'na döneceğiz şahit ol Ya Rab! demeleri.

Bir yaşlı dede 13 yaşındaki torununa yemesi için uzattığı bir parça ekmeği, ben oruçluyum onu sen ye dede. Öldüğümde oruçlu olarak ölmek istiyorum diye ifade buyurması.

İşgalcilerin bombardımanı altında yaşlısından, ta küçük çocuklara kadar ezbere şakır şakır Kur'an okuyarak Allah'a karşı teslimyetleri ve bağlılıkları ne muhteşem bir durum.

5 büyük emperyalist devletin desteğiyle zorba işgalci siyonist İsrai'lin, Filistin/Gazzeli kardeşlerimize karşı eşi benzeri görülmemiş, büyük saldırıları ve insanlık dışı uygulanan ambargolara karşın müslümanların topyekün ayakta olmaları gerekirken maalesef gözlerimizle tanık olduğumuz durumlardan biri de,  Starbucksta, Mc Donaldslarda oturup yiyip içenler, boykot edilmesi gereken ürünleri şakır şakır marketlerde sepetleri tıka basa dolduranlar, televizyon ekranları karşısında bacak bacak üstüne atıp, yıkıntıların arasında parçalanmış elleriyle ölmüş eşini ve çocuklarını arayan filistinli kardeşimizin durumunu bir sinema sahnesi gibi çay içerek izlemesi ve sabah namazına bile kalkmayan, telefon başında sabahlayan bu kalpsiz güruhların çokluğu insanın içini acıtıyor.

Bu güruhlara, Filistin/Gazzeli kardeşlerimizin takdire şayan dava ve mücadelelerini görmeleri ve anlamaları için gözlerine sokuyorum.

Peygamber (sav) Efendimizin bütün Peygamberlere imamlık yaptığı mescidin Mescid-i Aksa olduğunu ve yüzlerce ayete konu olan Mescid-i Aksa bizim temel inanç meselemiz ve Filistin'in hak ile batılın savaşı olduğundan ne anlarlar,

Müslümanlar ancak kardeştir. Sözünden ne anlarlar,

Yahudi zulmünden korunmak için elindeki taştan başka hiç bir sermayesi olmayan kardeşlerimizin halinden ne anlarlar,

Gazze'de çocukların açlıktan ölüme terk edilmesinden ne anlarlar,

Filistin davasının sadece Filistinlilerin değil, Kürey-i Arzda bulunan bütün İslam Alemin davası olduğundan ne anlarlar,

Mescid-i Aksa'nın ilk kıblegah olduğu ve Filistin Kudüs'te bulunan, Mescid-i Aksa'nın 144.000 m² olduğunu, 800 bin kişiyi sığdırabildiğini ve Mescid-i Aksa'da kılınan Namazın Elli Bin sevabı olduğundan ne anlarlar,

Hz. Musa kavmine mukaddes topraklara gidin dediği yerin Filistin olduğundan ne anlarlar,

Filistin davası kuru bir toprak meselesi değildir ve inançla bağlantılı bir davadır.

Dolayısıyla, Cennetin sakinleri kim olmalı kime yakışır? denilse, Tabi ki Filistinli/ Gazze'li müslüman kardeşlerimize yakışır. Çünkü dünyadaki tüm müslümanlara iman dersi veriyorlar. Nasıl müslüman olunacağının, dökülen kanlarıyla, kaybettikleri mallarıyla, verdikleri canlarıyla gösteriyorlar.

Yüce Allah, Kutsal Kitabımız, Kur’an-ı Kerim mealinde şöyle bildiryor:
“(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeden cennet’e gireceğinizi mi sandınız! Onlara yoksulluk ve sıkıntı öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki nihâyet peygamber ve beraberindeki müminler, 'Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?' demişlerdi. 
İyi bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır.” 
(Bakara Suresi Ayet -2/214)

İmtihan mekânı olan yaşadığımız bu gezegen. Ebedi ahiret hayatına bir geçiş diyarıdır. Zorlukları yaşamadan ve zorluk anlarında Rabb’imize sadakatimizi, sabrımızı, canımızı, malımızı, tevekkül ve teslimiyetimizi göstermeden iman ettik dememizle bırakılmayacağımızın şuuruna varmalıyız. 

Selam ve dua ile.