CORONA BİZE NE ÖĞRETTİ?..
Selahattin KARAASLAN
-Şu anda tüm dünyada yaşanan Coronovirüs salgını aslında bireylere, topluma, ülkelere ve tüm dünyaya hiç unutulmayacak önemli dersler verdi. Bu dersler nedir diye soracaklara sırasıyla sayayım:
İNSANLARA NE ÖĞRETTİ?
Gelişen teknolojiye kafamızı gömmüştük. Herkesin bir sanal dünyası, yüzünü bile görmediği arkadaşları ve bir şey ikram edemediği dostları vardı…
Aile olmak, birlikte sohbet etmek, birlikte oyun oynamak hasılı; birlikte bir şeyler yapmak artık çok sıkıcı geliyordu.
Bir araya gelindiğinde bile herkes kafasını telefonuna pardon 'sanal' dünyasına gömüyordu. Evin çocuğu artık misafir karşılamayı bırak misafirin yanına bile çıkmıyordu. " Sizin bu kadar büyük çocuğunuz mu vardı?" laflarını çok duyar olmuştuk..
" Kalorifer icat edildi, kültür öldü." demişlerdi. Çok haklıydılar. Eskiden herkes sobanın başına toplanır ve birbirlerine bir şeyler anlatırlardı. En iyi anlatıcıları dinlemek için akşamın olmasını da sabırsızlıkla beklerdik.
Ki, bunlar 'sözlü kültür' mirasımızın kaynakları idi.
Ki, Yaşar Kemal, Aziz Nesin ve Orhan Kemal başta olmak üzere edebiyatımızın büyük değerleri hep bu kaynaktan beslenmişlerdi.
Bir de kaloriferin üzerine internet çıktı ki; karşıdaki artık var mı, yok mu belli değil… Kaloriferle artık herkesin odası olmuştu, internetle de odalarına çekilen insanlar ‘bakarkör’ olmuştu.
İşte fırsat!.. İnsanlar eve kapanınca bir aileleri, aile fertlerini, bu kişilerin duyguları olduğunu ve sorunları olduğunu ve de bu sorunları aşmak için birilerinin desteğine ihtiyaçları olduğunun farkına vardı.
Ben bir eğitimci olarak velilerimden evde kapalı kaldıkları süre içinde neler yaptıklarına dair fotoğraf istedim. İlk defa ailece birlikte sohbet edenler, ilk defa birlikte aynı filmi izleyenler, birlikte ilk kez gülenler ve ilk defa birlikte oyun oynayanlar olduğunu gördüm ve çok mutlu oldum.
İnsanlar ve aileler birbirlerini, ailelerini ve hatta kendilerini hatırlama fırsatı bulmuştu.
TOPLUMA NE ÖĞRETTİ?
Komşuluk, dayanışma, yardımlaşma ve aile ziyaretlerinin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Eskiden kapıdan birbirlerinden wifi şifresi isteyen aileler şimdilerde birbirlerinin farkına vardılar…
Bir insanın yanlış davranışının tüm toplumu nasıl etkileyeceğini gördü. Bizden binlerce kilometre ötede Çin diyarında yarasa çorbası içen bir faninin dünyanın başına nasıl büyük bir felaket getirebileceğini öğrendi.
Markette hapşıran bir insanın, affedersiniz yere tüküren bir insanın ya da malını fırsat buldu mu fahiş fiyatla insanlara satanların yanı başında olduğunu öğrendi.
Hasılı kelam; yalnız başına yaşanamayacağını ve tam tersine birlikte yaşama kültürünün ne kadar önemli olduğunu öğrendi…
ÜLKELERE NE ÖĞRETTİ ?
Sağlığın alınıp satılacak bir şey olmadığını ve toplum sağlığının ne kadar önemli olduğunu öğrendi. Hastanelerin bir AVM gibi her şeyi sunan değil; belli bir alanda uzmanlaşması gerektiğini öğrendi ve bu derinlemesine uzmanlık olmayınca her şeyin düzensiz ve kontrolsüz bir şekilde yürüyeceğini gördü.
Bir yerlerde karnını doyuramayan, yeterli sağlık imkanlarına erişemeyen insanların varlığını ve yaşadığını öğrendi.
Bütün dünya sadece daha çok tüketmek için ucuz işçilik ve çocuk işçiliği sunan Çin’i bir‘üretim çöplüğü’ merkezi yapmasının bedellerini ödeyeceğini öğrendi.
DÜNYAYA NE ÖĞRETTİ?
Sanıldığı kadar büyük olmadığını ve aslında kocaman bir köy olduğunu öğrendi. Bir yerlerde bir eksik varsa, yanlış giden bir şeyler varsa ya da olması gereken varsa bunların ne olduğunu gördü.
Sınırlarını kapatarak başkalarının rüyası olan bir yaşam sürdüremeyeceklerini öğrendiler.
Başka ülkelerin sorunlarına ‘ticari’ değil, ‘insani’ bir şekilde bakmaları gerektiğini öğrendiler.
O ülkelerin sorunlarının birer fırsat yaratmadığını tam tersine kendi sorunlarının bir parçası olduğunu öğrendiler.
Ne demişti Rahmetli Ecevit bir şiirinde:
“ Öldüren herkesle katil,
Her çalan ile hırsız oluruz..”
dizelerinin ne kadar anlamlı olduğunu öğrendiler.
Dünyanın en uzak köşesinde de olsa birilerinin açlığının, demokrasiye olan özlemlerinin, beslenme biçimlerinin kendi başlarına da ne büyük felaketler getirebileceğini öğrendiler.
Uzak diyarlarda ölen insanları ve çocukları sayılarla ifade edemeyeceklerini ve bu durumun kendi başlarına da gelebileceğini acı da olsa öğrendiler.
Birileri bu dünyada açken kendilerinin de yatağa vicdanları rahat bir şekilde giremeyeceklerini öğrendiler.
Gözle görülemeyen küçücük bir virüsün bizlere öğrettiği ‘büyük’ gerçekler sadece bu kadar da değil!..
Sağlıcakla kalın…