‘Toplumsal barışa hizmet edecek her türlü adıma destek veririz’ (1’DEN DEVAM

‘Toplumsal barışa hizmet edecek her türlü adıma destek veririz’

Yaşam Yayın: 23 Ekim 2024 - Çarşamba - Güncelleme: 23.10.2024 10:04:00
Editör -
Okuma Süresi: 8 dk.
Google News

TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, “Bu ülkede kanın akmaması için her türlü yolun meşru dairede denenmesi elbette ki olumludur. Toplumsal barışa hizmet edecek her türlü adıma HÜDA PAR olarak destek veririz” dedi. HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Siyonist tehlikenin artık sadece Gazze ile sınırlı olmadığını belirterek sözlerine başlayan Ramanlı, “Lübnan'a da saldırmaya başlayan siyonistlerin hedefinde belki bütün bir bölge hatta belki ülkemizi de içine alan büyük bir işgal hareketi için ayak seslerini duyurmaya başladı. Özellikle bu süreçte sivil kayıplara aldırmayan, hedef gözeterek; çocukları, kadınları, yaşlıları katleden siyonistlerin bu barbar saldırıları ve bu soykırım suçlarına rağmen ABD'nin halen savunma sistemleri konusunda kendisini tahkim edeceğine dönük açıklamaları, halen Almanya'dan gelen silah ihracatının azaltılmayacağı ya da durdurulmayacağı yönündeki beyanatlar siyonistlerin adeta şımartıldığını ve önümüzdeki süreçte çok daha büyük katliamlara imza atma potansiyelini barındırdığı ve bütün bir bölgeyi ateş altına alacağı hususundaki kanaatleri güçlendirdiğini söyleyebiliriz. Bütün bunlar olup biterken acaba Müslümanlar ne yapıyor, İslam ülkeleri ne yapıyor, hükümetlerimizde ne ses çıkıyor? Sadece koca bir sessizlik” diye belirtti.

Siyonistlerin ancak fiili adımlar ve direnişin desteklenmesi ile durdurulabileceğini söyleyen Ramanlı, “Halen İslam ülkeleri ve bölge ülkeleri, Birleşmiş Milletler’e çağrı yapmakla yetiniyor. Birleşmiş Milletler’e çağrı yapmakla siyonistlerin durdurulamayacağını artık herkesin bilmesi gerekiyor. Çözüm, güç birliği yaparak siyonistleri caydıracak adımlar atmak, çözüm bu barbar işgale karşı direnen direnişçilere destek vermek. Bütün Batı'nın, ABD'nin siyonistlere her türlü kaynağı aktardığı bu süreçte halen daha uluslararası kuruluşları yardıma çağırmakla ya da Birleşmiş Milletler gibi içeriği boşaltılmış kuruluşları göreve çağırmakla siyonistlerin durdurulamayacağını hepimizin bilmesi gerekiyor. Çare sadece ve sadece fiili bir müdahale ve direnişin fiili olarak desteklenmesidir. Başka da çıkar yolumuz yoktur” dedi.

Son günlerde Türkiye gündeminin ilk sıralarında yer alan ‘Yenidoğan Çetesi’ ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Ramanlı, şunları söyledi : “Yenidoğan Çetesi olarak adlandırılan bir çetenin minnacık bebekleri henüz ana karnından yeni doğmuş bebekleri sırf 3-5 kuruş para kazanmak uğruna katlettikleri gerçeğiyle yüz yüze kaldık. İçinde doktor, hemşire, 112 Çağrı Merkezi çalışanları, ambulans şoförleri var. Bu bir kokuşmuşluk hali, bu bir cinnet halidir. İnsanlık veya insanlarımız bu hale nasıl düştü? Birkaç bin TL daha fazla para kazanmak için veya birilerini zengin etmek için insan canına kıyma potansiyeline nasıl eriştik? Baktığınızda hepsi okumuş, içlerinde cahil yok. Hepsinin öyle veya böyle bir tahsili var. Sözde bilim insanı, bilim tahsil etmiş insanlar… Ama ahlaktan yoksun olunca, manevi değerlerden yoksun olunca işte böyle canavarlaşabiliyorlar.”

Sadece çete mensuplarının cezalandırılmasıyla değil önleyici tedbirleri almak gerektiğini de vurgulayan Ramanlı, “Elbette sayısı 47’yi bulan bu çete mensuplarının işlemiş oldukları bu vahşet karşısında en ağır cezayla cezalandırılmalarını talep etmek hepimizin ortak talebi ama sadece bunların cezalandırılmasıyla biz bu sorunu çözebileceğimize inanıyorsak sadece kendimizi kandırıyoruz. Önleyici tedbirleri almamız da gerekiyor. Sağlık sektöründe teftiş, denetim olmadan bu kadar insan sağlığının emanet edildiği özel kuruluşların denetlenmesi olmadan insanların sağlığa olan güvenini tesis edemeyiz. Sağlık, insanlarımız için bir vazgeçilmezdir. Sağlık hizmetlerinden güven içerisinde istifade etmek hepimizin hakkıdır.” dedi.

Basın mensuplarının “MHP lideri Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında gerçekleştirdiği konuşma ile ilgili nasıl bir değerlendirmede bulunuyorsunuz” sorusunu yanıtlayan Ramanlı, şunları söyledi : “Açıkçası MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin bu ifadeleri alelade söylediğini, önünü arkasını düşünmeden sarf ettiğini tahmin etmiyoruz. Son zamanlarda basına da yansıdığı ölçüde; MİT mensuplarının Öcalan'la İmralı'da görüştüğü, buna dair bazı temasların olduğu ifade edilmişti. Hem Meclis Genel Kurulu’nda Sayın Devlet Bahçeli'nin DEM Parti Eş Başkanlarıyla tokalaşması ve geçtiğimiz hafta da yapmış olduğu açıklamanın bir devamı niteliğinde biraz daha belki çarpıcı ifadelerle yapmış olduğu bu açıklamalar dikkate değer. Bundan sonra nasıl adımlar atılır? Hükümet bu konuda nasıl bir tavır sergiler? Doğrusu şu anda söylemek erken. Söyleyeceklerimizin tamamı sadece birer tahminden ibaret olur. Öteden beri söylediklerimizi yeniden tekrar etmekte fayda var. Bu ülkede eğer kan akmayacak, eğer köylerimize, kasabalarımıza, şehirlerimize artık cenazeler gelmeyecekse, bugün elinde silah olup dağlarda dolaşan militanlar olmayacaksa, kanın akmaması için her türlü yolun meşru dairede denenmesi elbette ki olumludur. Toplumsal barışa hizmet edecek her türlü adıma HÜDA PAR olarak destek veririz. Çünkü esas olan insanımızı yaşatmaktır. Örgüt sadece Kürt meselesinin bir sonucundan ibarettir. 100 yıldan fazla bir süredir yaşanmışlıklar var. Esas meselemiz, hukuku olmadığı için tahakkuk edememiş bir kardeşliğin yeniden tesis edilmesidir. Eğer amacımız, gayemiz kardeşliğimizi hukuk temelinde kalıcı hale getirmekse HÜDA PAR olarak biz elimizden gelen bütün gayreti göstermeye hazırız. Eğer mesele sadece bu meselenin bir neticesi olan örgütün silah bırakması, artık şiddete başvurmaması, kendini lağvetmesi ise elbette ki bu konu elinde silah olanlarla görüşülmekle çözülebilir.”

Kan, silah ve şiddetin Kürt meselesini çözümsüzlüğü sürüklediğini ifade eden Ramanlı, “Silahı bırakmanın muhatabı şu anda silahı elinde tutanlardır. Bu bir açıdan önemli çünkü yıllardır biz ifade ediyoruz; bizim kardeşliğimizin hukukunun tescil edilmesi, tecelli etmesi için bugüne kadar 40 yıldır akan kan sadece çözümsüzlüğe sebebiyet vermiştir. Kürt meselesi; kanla, şiddetle, silahla çözülecek bir mesele değildir. Tam aksine bu sonuç Kürt meselesini çözümsüzlüğe itmektedir. Bizim odaklanmamız gereken çözümün tesis edilmesidir. Çözüme odaklanmamız gerekiyor” dedi. “Günün sonunda Kürtler, temel hak ve hürriyetlerine hem anayasal hem de yasal zeminde kavuşacak mı kavuşmayacak mı? Esas üstünde durulması gereken mesele budur”

Ramanlı, sözlerine şu ifadelerle son verdi : “Örgüt silah bırakır, hangi şartlarda bırakır, bunun karşılığında neler yapılır, hangi yasal düzenlemeler yapılır? O ayrı bir konu. Ama bin yıllık kardeşliğimizin hukuk temelinde yeniden inşası için daha atmamız gereken çok adımlar var. Günün sonunda Kürtler, temel hak ve hürriyetlerine hem anayasal hem de yasal zeminde kavuşacak mı kavuşmayacak mı? Esas üstünde durulması gereken mesele budur. Önümüzdeki süreç neleri gösterir bilmiyoruz ama son olarak belki şunu ifade etmek gerekiyor. Bu tür süreçlerde, toplumsal barışa dair bir inancı bir ümidi olan herkes toplumsal barışa ‘evet’ der ama onlar kökleri içeride olanlardır. Ama dikkat edin kökleri dışarıda olanlar daima bu tür hususları hem istismar eder hem de sabote eder. Bunun da bilinmesinde fayda var.” diye belirtti.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.