SENDİKAL YOLCULUK 4

TÜRKİYE’DE SENDİKAL TARİH-2

Yaşam Yayın: 31 Ekim 2024 - Perşembe - Güncelleme: 31.10.2024 08:53:00
Editör -
Okuma Süresi: 4 dk.
Google News

624 Sayılı Kanun'a dayanarak kurulan memur sendikaları 1971’de yapılan Anayasa değişikliğinden etkilenmiş, 1488 sayılı Kanunu’nun geçici 16. maddesi ile tasfiye edilmişti. Bu yasağın ardından memurlar, ya tüm memurları kapsayan ya da meslek bazında dernekler kurarak örgütlenmelerini devam ettirmek istediler. Tüm Memurlar Derneği, Ülkücü Memurlar Derneği, Türkiye Öğretmenler Derneği, Ülkü-Bir Ülkücü Öğretmenler Birliği, Pol-Der ve Pol-Bir gibi derneklerdi.

Memurlar, örgütlenme çalışmalarını devam ettirirken sendikal haklarını tekrardan talep etme girişimlerinde bulunmadılar. 1965’teki gibi istemeden Devlet’in vermesini beklediler. Ta ki Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin 1985’te düzenlediği “Kamu Çalışanları Sorunları Sempozyumu” na kadar. Burada ilk defa memurların örgütlenme hakkı konu edilerek ilk kilometre taşı konulmuş, bundan sonra da çeşitli çalışmalarda tartışmaya açılmıştır. Hatta ana konusu sendika olan toplantılar, çalıştaylar vb düzenlenmiştir. Bunların yanısıra yazılı medya aracılığı ile de bu konu gündemde tutulmuştur.

Sendikal hakların dillendirilmeye başlamasının ardından 1988 yılında öğretmenler, Eğitimciler Derneği (Eğit-Der) adıyla bir dernek kurdular. Dernek yönetimi bu derneğe sendikacılığa geçiş olarak bakıp, yoğun bir çalışmayla sendika hakları için mücadele ettiler.

Sendikal haklar konusunda belli bir ivme yaşanmasının ardından 28 Mayıs 1990’da ilk memur ve öğretmen sendikası olan Eğitim-İş, 13 Kasım 1990’da Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikasını (Eğit-Sen) kurarak adeta dernekleri sendikaya çevirmişlerdi. Bu da sendikal çalışmaları tabi ki daha başka bir boyuta getirdi. Bu defa da bu sendikaların kurulmasının ardından dönemin hükümetinin (ANAP) bürokratları ve bazı dernekler; Anayasanın 51. Maddesi ve İç İşleri Bakanlığı’nın 28 Şubat 1991 tarihli Genelgesi’ni dayanak gösterek sendika kurma ve faaliyet göstermenin yasal olmadığını ifade etmişlerdir. Bir yandan sendikalar kurulurken bir yandan da yasal olmadığına dair açıklamalar yapılması sendikal hakların yasallaşma sürecini hızlandırdı. 1991’de yapılacak Genel Seçimler için memurlara sendika hakkı siyasi partilerin seçim vaadi haline geldi.

Ve 1991’de kurulan DYP-SHP Koalisyon Hükümeti’nin programında kamu görevlilerine sendikal haklarının verileceğinin ifade edilmesiyle birlikte bu konu masaya yatırılmış oldu. İlk olarak Danıştay’dan Anayasa’nın 51. Maddesindeki yasağın süresiz olarak yorumlanıp yorumlanamayacağı konusunda görüş istenmiş, cevap olarak bu maddenin örgütlenme konusunda engel teşkil etmeyeceği cevabı gelmiştir. Dönemin hükümeti de bu konuyu yasallaştırmaya çalışmış, Mart 1994’te Kamu Görevlileri Sendikalara, Toplu Sözleşme ve Grev Kanun Tasarısı hazırlayarak meclise sunmuştur. Ancak 1995’te erken seçime gidilmesiyle tasarının görüşülmesi bitirilememiştir.

Tabi bu arada sendikalar hatta üst örgüt dediğimiz federasyon, konfederasyonlar kurulmaya da devam etti. İlk üst örgüt 14 sendikanın bir araya gelmesiyle Türkiye Kamu-Sen olmuştur. Onu KESK, Memur-Sen gibi üst örgütler takip etmiştir.

Refah-Yol Koalisyon Hükümeti döneminde de kamu görevlileri sendikalarının yasallaşmasıyla ilgili çalışmalar yapılsa da bir sonuç elde edilememiştir. Son olarak ise 1999 Genel Seçimleri sonrasında kurulan DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti döneminde çıkartılan “2001 tarih ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalara Kanunu” TBMM’de 25.6 2001 görüşülerek yürürlüğe girmiş ve günümüz sendikacılığı yasal hak olarak başlamıştır.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.