‘Medya ve Mülteciler Basın Buluşması’ sona erdi
Ankara’da başlayan ve üç gün süren ‘Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları’ sona erdi. T.C. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Akarca’nın da konuk olduğu, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) ve Mülteci Destek Derneği (MUDEM) tarafından organize edilen toplantıya, Türkiye genelinden 140 yerel medya temsilcisinin yanı sıra Suriyeli gazeteciler de katıldı. Gazetemiz sahibi Nedim Arslan ve Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Halit Beytüt’ün katıldığı Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları’nın son hafta programında Mülteci Destek Derneği (MUDEM) Genel Koordinatörü Safa Karataş’ın dernek ve proje hakkında bilgilendirmesiyle başladı. Karataş, “Doğrudan insanlara anadilinde ulaşabilmek adına hukuki danışmanlık, psiko-sosyal destek faaliyetleri ve bununla beraber en önemlisi genel halkla uyum ve bütünleşme faaliyetleri gibi faaliyetler yürütüyoruz. Sosyal barışa katkı sunduğumuz düşünüyoruz. En azından böyle bir çabamız var. Bu anlamda mültecilerin Türkiye'deki uyumu da bizim için hayli önemli bir konu” şeklinde konuştu. Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak ise dernek hakkında verdiği kısa bilgilerin ardından mültecilerle ilgili doğru terminoloji ve kavramların kullanımı hakkında bir sunum yaptı.
“KULLANDIĞIMIZ DİLE DİKKAT EDELİM”
Yerel medya mensuplarıyla bir araya gelen Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya da, ‘Medya ve Etik’ konusunda bir konuşma yaptı. Etiği evrensel insan tanımından yola çıktığını dile getiren Sarıkaya, “Ahlak yereldir, etik evrenseldir. Suriyelilerle ilgili en büyük bu etik sorun toplumun bir kısmının belki de umurunda bile değil. Etik yok olduğunda çatışma çıkıyor ve bu da tam anlamıyla ahlaki çöküşe yol açıyor. Peki biz, bu dili nasıl düzeltiriz? Biz medya olarak nasıl bir davranış, tutum sergileyeceğimizi kendimizin tayin etmesi gerekiyor. Burada en önemli unsur da kültür ve dilde ortaya çıkıyor. Gelin hep beraber kullandığımız dile dikkat edelim ve onlara hitap ederken kullandığımız kafa karıştıran söylemlerden vazgeçelim. Sürekli olumsuz anılan bir kesimin bir süre sonra toplumdaki algısı da olumsuz oluyor ve sığınmacıları toplumda sürekli düzeni bozan, nereye giderlerse bir sorun üreten kimlikler olarak tanımlamaya başlıyoruz. Bir de haberi kurarken biz, onlar ve ötekiler şeklinde tanımladığımızda aslında kutuplaştırmayı da baştan hayata geçirmiş oluyoruz. Hemen her haberde bir şekilde halkın onlardan şikayetçi olduğunu gösteriyoruz, iyi yönlerini göstermek yerine daha çok kötü yönlerini öne çıkıyoruz” ifadeleri kullandı.
“TÜRK HALKININ BİZE OLAN DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ”
Türkiye’de kurduğu güzel ilişkileri anlatan Dusouki ise, “İnsanlar ancak çok büyük acılar yaşayarak ülkelerini terk edebilirler. Bizler isteriz ki, Türk basın mensupları haberleri insani boyutlarını öne çıkararak ele alsınlar. Bu toplantılarda bizlerin mutlaka bir araya gelmemiz gerekiyor. Türkiye halkının bugüne kadar ki desteği oldukça önemli, bunun yanında da toplumsal etkileşim de çok önemli. Ben de uzun zamandır çıkardığım gazeteyle kültürel yakınlaşmayı sağlamaya çalışıyorum. Suriye’de huzur ve güvenlik ortamı sağlandığında Suriye’ye dönüşler olacak fakat burada yaşadığımız güzel günleri tabi ki unutmayacağız. Kurduğumuz olumlu ilişkileri unutmayacağız. Türkiye'ye ve Türk insanına çok minnettarız. Türkiye tarih boyunca masum insanlara karşı kapılarını hiç kapatmadı. Bu sebeple sizlere şükranlarımı sunmak istiyorum” şeklinde konuştu.