|
|||
![]() |
DABBETUL ARZ | ||
Hayrettin Önen | |||
Kıyâmetten önce çıkacağı bildirilen Dabbet'ül arz, bir canlıdır. Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "Kendilerine söylenmiş olan başlarına geldiği zaman, yerden bir çeşit canlı (dabbe) çıkarırız ki o, onlara, insanların âyetlerimize yakîn sahibi olmadığını söyler." 27/NEML-82: Ve onların üzerine (Allah'ın Kitap'ta söylediği) söz vuku bulunca, onlara arzdan dabbe çıkardık (çıkarırız). İnsanların (Kitap'taki) ayetlerimize yakîn hasıl etmediklerini söyleyecek. Bu olay kıyâmete yakın bir devrededir. Burada Allahütealâ duhan dan, yani dünyayı saran fitneden bahsetmiştir. Bütün dünyayı fitnenin kavradığı bir noktada insanlar Allah'ın Resul'ünün deli ve şeytan tarafından öğretilmiş olduğunu iddia ediyorlar. Duhan suresi 10.11.12.13.14.15. ayetler. Bu ayetlerde anılan Allah'ın veli Resulü "Allah'a ulaşmayı dileyin yoksa cehenneme gidersiniz." diyerek Allah'ın bu ayetteki sözünü söylemiş yani söz vuku bulmuştur. Dabbe uydudur. Bütün dünyaya Allah'ın ayetlerine yakîn hasıl edemediklerini söylemektedir. Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V), Dabbet'ül arz hakkında şöyle buyurmuştur: "Çıkacak olan kıyâmet alâmetlerinden bir tanesi, güneşin batı tarafından doğması ve bir kuşluk vakti insanlara karşı bir dabbenin zuhurudur. Bu iki alâmetten biri, arkadaşından evvel olur. Akabinde diğeri de onun izi üzerinde yakın olarak meydana gelir." (Müslim, Fiten, 118) Hadîs, güneşin batıdan doğmasıyla Dabbet'ül arzın birbiriyle ilişki içinde olduğunu ifade etmektedir. Bunların ne olduğunu, Kur'ân âyetleri ışığında beraber görelim inşaallah. Hidayet Güneşi, Hz. Mehdi (A.S)'dır. Kur'ân'da "dabbe"den bahsedilen Neml Suresinin 82. âyetinde "Onların üzerine (Allah'ın Kitap'ta söylediği) söz vuku bulunca" cümlesinde, bir döneme, bir çağa, HİDAYET ÇAĞI'na işaret edilmektedir. Yüce Rabbimiz tarafından hidayetle gönderilen Hz. Mehdi (A.S), Allah'ın öğretisiyle sürekli Kur'ân âyetleriyle tebliğ yapmaktadır. Hz. Mehdi (A.S) karşısında, Allah'ın ayetlerinden gafil, sağır, dilsiz ve akletmeyen en şerliler, ilimleri kendilerine fayda vermeyenler, insanların yazdıkları kitaplardan öğrendikleri bidatlerle devamlı tebliğe karşı çıkmaktadırlar. 8/ENFÂL-22: Muhakkak ki; Allah katında, (yerde yürüyen) hayvanların en şerlisi (kötüsü) akıl etmeyen sağır ve dilsizlerdir. Allah'ın katındaki dizayn içerisinde insanlar, Allah'a ulaşmayı dilemedikçe irşad makamına bakarlar ama görmezler. Gözlerinde hicab-ı mesture vardır. Onu, başka bir insandan ayırt edemezler. Herhangi bir insan hüviyetinde görürler. İrşad makamının sahibi olduğunun şuuruna bu sebeple varamazlar, akıl edemezler. İrşad makamının sözlerini kulaklarıyla işittiklerini zannederler ama sadece duyarlar, manaya varamazlar. Kulaklarında vakra vardır. Ve onlar, Allah ile konuşamazlar, Allah'ın söylediklerini işitemezler, bu sebeple dilsizdirler. İnsanlar, Allah'a ulaşmayı diledikleri zaman Allahütealâ, onların gözlerindeki hicab-ı mestureyi alır. İrşad makamına baktıklarında onun irşad makamı olduğunu anlarlar, o zaman görürler. Kulaklarındaki vakra alındığı zaman işitirler. Allah'a ulaşmayı dilemek istikametindeki sözlerinin manasını anladıkları zaman davete icabet ederler. Dabbet'ül arz TV (satellite)den bütün insanlara tebliğ yapan Hidayet Güneşi Hz. Mehdi (A.S), Yunus-7'ye göre dünya hayatında Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin, Allah'ın ayetlerinden gafil olduğunu, Neml-82'ye göre"Allah'ın âyetlerine yakîn sahibi değilsiniz." diye onları uyarmaktadır. Neml Suresinin 82. âyetinde "dabbe" kelimesinin özelliklerini tahlil ettiğimizde şunları görürüz: 1- Dabbe, "debb" eden; hafif yürüyen, debelenen olarak açıklandığı gibi hareketli, canlı bir varlık mânâsına da gelmektedir. 2- Dabbe, yerden, yukarıya yükseltilmiş, çıkarılmış bir TEKNİK CİHAZDIR. 3- Dabbe, "konuşan" ve belli bir mesaj veren bir şey ya da varlıktır ve bu konuşması tüm insanlara ve insanlığa (nas'a) yöneliktir. Dabbe hakkındaki bu bilgileri bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, bahsi geçen dabbet'ül arzın, günümüz teknolojisinin bir ürünü olan TV (SATELLITEDEN-yayın yapan televizyon) olduğunu söyleyebiliriz... Davet, irşada davettir, irşad makamına tâbî olmaya davettir. İnsanlar, işittikleri ve gördükleri zaman davete icabet edeceklerdir. Allahütealâ, sağır ve dilsizleri bu ayetle "dünyada yürüyen hayvanların en şerrlisi" olarak ifade etmiştir. Ayrıca hayvanlar ve insanlar A'raf-179'da mukayese edilmektedir. Burada da aynı mukayese gün ışığına çıkmıştır. Dolayısıyla bu ayet-i kerime; A'raf-179 ile bir illiyet rabıtası içerisindedir: 7/A'RÂF-179: Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir. Akletmeyen bu sağır ve dilsizlere dabbetul arz konuşacak, onların ayetlerden habersiz olduklarını söyleyecek, onlara Kuran’ı anlatacak ve Allah’a ulaşmaya, yani hidayete davet edecek. Allah razı olsun. |
|||
Etiketler: DABBETUL, ARZ, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.