VİRÜS VE KARANTİNANIN PSİKOLOJİK ETKİLERİ

Psikoliv Psikolojik Danışmanlık Merkezi Kurucusu Psikolog Mizgin Çiçek, son zamanlarda herkesin gündeminde olan Koronavirüs ve karantina süreçlerinin psikolojimize yansımalarını değerlendirdi. İşte her bireyin dikkatle dinlemesi gereken o bilgiler.

Gündem Yayın: 24 Nisan 2020 - Cuma - Güncelleme: 24.04.2020 14:22:27
Editör -
Okuma Süresi: 7 dk.
Google News

Çin’in Vuhan kentinde Aralık ayında ortaya çıkan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından Covid-19 olarak isimlendirilen Korona Virüs sadece Çin ile sınırlı kalmayıp diğer ülkelere de sıçrayıp dünya gündeminde yerini aldı. Şu an televizyon kanalları, aile sohbetleri, bilim insanları bu virüs hakkında konuşmakta. Bu virüsün dünya gündeminde yer alması elbette ki muhtemel bir durum çünkü bu virüse yakalanma durumunda güçlü bir bağışıklık sistemi ve iyi bir sağlık desteği alınmayınca sonuçlar ölümle sonuçlanabilmektedir. Yani anlayacağımız bu öyle basit bir nezle, grip gibi bir şey olmayıp, ciddi getirileri olan bir hastalık olup ve henüz bilinen bir ilacı da bulunmamaktadır. Bu cümleleri yazarken bile içimizdeki korkuyu hissedebiliyorum. Peki bu korkumuz bir tek korona virüs olduğunda mı kendisini ortaya çıkardı yoksa başka korkularımız var mıydı? Korona virüsü diğer korkularımızdan ayıran bir şey mi var? Bu süreçte kaygılarımızın yönü korona virüse kaydı ama diğer kaygılarımıza ne oldu? Ölüm korkusu her şeyi anlamsızlaştırdı mı yoksa her şey daha da mı anlamlaştı? O kadar çok soru var ki cevaplandırılması gereken ama bu süreç her alanda farklı cevaplar ile bizi karşılamaktadır. Sosyolojik, psikolojik, biyolojik, ekonomik ve daha nice alanlarda cevapları değişmektedir. Bir ruh sağlığı çalışanı olarak bu süreçteki gözlemlerimi size anlatmakta fayda buluyorum ve bu süreç her bireyde farklı yaşanmakta. Peki sen kaybeden tarafta mısın kazanan tarafta mı?

Korona virüsün Türkiye’ye gelmesinden sonra tedbir olması açısından evde, işte, dışarıda radikal değişimlere gidildi. Başta hijyen kurallarına uyulması, sosyal alanlara girilmemesi, sosyal alanlarda belli bir mesafenin korunması, bazı kesimlere dışarı çıkma yasağının getirilmesi, bazı illerde sokağa çıkma yasağının olması gibi gibi… Bu değişiklikler ile virüsün yayılması engellenmeye çalışılmakta ve yapılan tedbirler ile önlem alınmaktadır. Bu bahsettiğim şeyler buzdağının görünen tarafı olup önlem amaçlı yapılması gerekenler bir de buzdağının alt tarafı bulunmakta. Şimdi de bu tarafı görmeye çalışalım.

Yıllarca aynı rutinde devam eden bireylerin bu virüs ile rutinleri birden değişti haliyle bu değişiklik ilk başta bir duyarlılaşmaya neden oldu, alışma sürecine geçip geçmediğimizi bilmemekle beraber bu ilk dalgada oldukça etkilendiğimiz ortada. Neden bu kadar etkilendik diye sorarsak cevap çok basit: varoluşsal sebepler. Yani insan olarak hmemiz gereken duyguları hissediyoruz; kaygı, korku, belirsizlik, kontrol edilemezlik… bunlar her insanın htiği duygu ve düşünceler ama bu duygularda dozaj çok önemlidir.  Bu duyguları iyi yönetemezsek bizde ruhsal sıkıntılara neden olabilmekte, insan ilişkilerini bozabilmekte, kendimize yabancılaştırabilmektedir. Peki bunun dozajı ne diye sorarsanız ilişkisel olarak yaşanan bozulmalar bize ilk işaret olabilir.  Evde kaldığımız bu dönemlerde “evde vakit nasıl geçirilir” üzerine o kadar çok paylaşımlar yapıldı ki şunu sormak durumunda kaldık: kendimizle nasıl vakit geçirmemiz gerektiğini bilmiyor muyuz ya da unuttuk mu? “Aile içi şiddet arttı” diğer bir duyduğumuz söylem ve şunu sorduk yine: aile olamadık mı ya da tahammül seviyemiz mi azaldı? Bir diğeri de çocuklarımız. Onlar içinde sürekli etkinlik, aktivite peki bu çocuklar kendi yaratıcıklarını ne zaman ortaya çıkaracak? Evet hepimiz bir afalladık ama şimdi şöyle olayın dışına çıkıp bir gözlemci olarak süreci ele alalım. Bu süreci nasıl geçirmek istiyorum ve nasıl geçiriyorum? Bu bir kriz ise bunu fırsata nasıl çevirebilirim? Rutinlerimizde neler değişti ama değişen rutinlerde iyi olan şeyler neler?

Kötü gittiğini düşündüğüm şeyler için ne yapabilirim?

  • İlk olarak soğukkanlı olmaya gayret edelim.
  • Her duyduğumuz, gördüğümüz, düşündüğümüz şeye inanmayalım. Kendimizi hem kendimizden hem de çevremizden gelebilecek olumsuz şeylerden korumaya gayret edelim.
  • Bu süreçte ben, biz ve hepimiz enerjisini tamamlamaya çalışalım. Nedir bu enerjiler?
    • Ben enerjisi size kendinizi iyi htiren bir şeyler yapmanız (kitap okumak, film izlemek, evde spor yapmak, online eğitimlere katılmak, yeni hobiler edinmek...)
    • Biz enerjisi size ve partnerinize iyi gelen bir şeyler yapmanız (film izlemek, birlikte bir kitap okuyup üzerine analizler yapmak, birlikte spor yapmak, birbirinizi özel htirecek jestler yapmak…)
    • Ve hepimiz enerjisinde size ve evin diğer üyelerine yani hepinize iyi gelen bir şeyler yapmanız (birlikte bir film izlemek, zeka oyunu oynamak, puzzle yapmak...)
    • Eğer enerji sisteminden biri dolmazsa sıkıntıların çıkması muhtemel olmaktadır. Ama bu sistemler tamamlanırken en önemli şeyin iletişim olduğunu unutmayalım. Ne kadar doğru duygu ve düşünceler ile kendimiz ifade edersek o kadar anlar ve anlaşılırız.
    • Ne kadar iyi anlar ve anlaşılırsak işte o zaman belki de kazanan biz oluruz.
    • Sen önlemlerini aldıktan sonra işin görünen kısmını tamamlamış olursun çünkü bilirsin ki virüs alınan önlemlerden daha güçlü değil işin görünmeyen kısmı da manevi tarafı orada da senin kendin ve çevrenle iletişimin devreye girer ve bunun için de çözüm odaklı olmaya, anlamaya ve kendimizi doğru ifade etmeye dikkat edelim.

Bunları da yaparsak elde edeceğimiz sonuç ve sonuca yüklemiş olduğun anlam senin kazan mı kaybeden mi taraf olduğunu belirleyecek. Her şeyin gönlünüze olması dileği ile…

Sağlıklı günler dilerim.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.